Menfaat hem zaman, hem çalışma yerini tayin etmekle zaptı, mümkün ise onlardan birisiyle zapt edilir. Meselâ bir at kiraya verilmek istense ya çalışma yeri belirtilecek (Bu atı buradan Ankara'ya kadar beş bin lira karşılığında sana kiraya verdim, gibi) veya çalışma süresi belirtilecektir. (Bu atı onbeş saat, beş bin karşılığında sana kiraya verdim, gibi.) Ama çalışma yerinin zaptı mümkün olmadığı takdirde zamanla onu zapt etmek lazımdır. Meselâ, Kur'an-ı Kerim'in öğretimi mesafe ile takdiri mümkün olmadığından zaman ile takdir etmek gereklidir. Meselâ Zeydin oğlu Halid'e Kur'an-ı Kerim'in öğretimi mesafe ile takdiri mümkün olmadığından zaman ile takdir etmek gereklidir. Meselâ Zeydin oğlu Halid'e Kur'an-ı Kerim'i öğretmek için Amr'ı bir sene müddet isticar etmesi gibi.

İcare iki kısımdır. Biri icare-i bil'ayn ki, muayyen bir şey "bir tarla veya at gibi" bir şey icar etmektir. Diğeri de icare-i fiz-zimmettir ki, meselâ; belli vasıflara haiz olan bir şey icar etmektir.

Bir kimse, birisine "şu işi yapmak için seni isticar ettim" dese, o da kabûl ederse icarei bil'ayn sayılır. "Şu kumaşı şu miktarla dikmek için sana teslim ettim" dese, icarei fil-zimmet sayılır.

İcarede ücretin miktarının belli olması şarttır. Binaenaleyh, birisi "şu atı, kendisine vereceğin yem karşılığında sana icar ettim" veya "şu evi muhtaç olduğu tamiri yapmak mukabilinde sana icar ettim" dese caiz değildir.

İcarede menfaatın değeri olması icab eder, bunun için meselâ, bir tellâlın bir tek kelimesi üzerine icare akdi yapılamaz. Ama satılık şeyi ilan ederek alıcı ile satıcı arasında gidip gelmesine karşılık tellalı isticar etmek sahihtir.

Yine altın, gümüş ve mücevherat ziynet için; köpek av için icar edilemez.

İsticar edilen şeyden istifade edilmeye elverişli olması da gerekir. Binaenaleyh eşyayı korumak için bir a'manın isticar edilmesi caiz olmadığı gibi bir tarlanın suyu bulunmaz ve normal olarak yağan yağmur kendisine kâfi gelmezse ziraat için icar edilmesi de caiz değildir.

Yükleniyor...