وَلَيْسَ عَلَى الْعَوَامِلِ شَىْءٌ
"Çalışan hayvanlarda bir şey yoktur." Hz. Ali (R.A.) buyuruyor:
لَيْسَ فِى الْبَقَرِ الْعَوَامِلِ صَدَقَةٌ
"Çalışan sığırlarda zekât yoktur."
Yukarda beyan edildiği gibi zekât, aslında devlet tarafından toplatılması gerektiğinden hayvanların zekâtını doğru dürüst bir şekilde almak, fakir ve muhtaç olanların hakkını korumak gayesiyle kolayca sayabilmek için, hayvanlar suya vardıklarında sayılıp zekâtı alınacak, şayet her yerde su bulunursa, (ilk baharda olduğu gibi) sahiplerinin evi önünde sayılacaklar. Zekâtını veren, dürüst bir kimse ise sayıları hakkında kendisine baş vurulur. Gösterdiği miktarın zekâtı sayım yapılmadan alınır. Güvenilir bir kimse değilse, hayvanlar dar bir yerden geçirilerek teker teker sayılır ve zekâtı alınır.
İki kişi bir nisabda veya nisabdan az olan miktarda onlardan birisinin ayni cinsten malik olduğu miktar ile beraber nisaba baliğ olmak şartıyla, ortaklık yapsalar, bir tek şahıs gibi zekât vereceklerdir. Meselâ her ortağın yirmişer koyunu olmak üzere iki kişinin kırk koyunları bulunup ortaklık yapsalar, ortak malda zekât vacib olup, bir koyun vereceklerdir. Yine her birisinin ellişer koyunu olmak üzere iki kişinin yüz koyunları bulunup ortaklıkları bulunsa, ikisine iki koyun değil de bir koyun vacib olur. Bu ortaklık ister karma ortaklığı olsun, ister komşuluk ortaklığı olsun. Yani, komşu olan kimselerin malları muayyen olmakla beraber malları hayvan ise, çobanları bir, mer'aları bir, koç ve tekeleri bir, süt sağma yerleri bir ise onların müşterek mallarından bir adamın malı gibi zekâtı verilecektir. Sütü sağan kimsenin ve kabların bir olması şart değildir. Malları hububat ve meyve ise, bekçileri bir, kurutma yerleri ve harmanları bir olmalıdır. Meselâ, iki kişinin tarlaları yanyana olup bir su ile sulanmış ve mahsulü birbirine karıştırılmadan beraber biçilerek bir harman üzerine yapılmışsa ortaklık sayılır. Birbirine karıştırılmış ise zaten komşuluk ortaklığı değildir.
Komşuluk ortaklığı için niyet icab etmez. Meselâ, birkaç
"Çalışan hayvanlarda bir şey yoktur." Hz. Ali (R.A.) buyuruyor:
لَيْسَ فِى الْبَقَرِ الْعَوَامِلِ صَدَقَةٌ
"Çalışan sığırlarda zekât yoktur."
Yukarda beyan edildiği gibi zekât, aslında devlet tarafından toplatılması gerektiğinden hayvanların zekâtını doğru dürüst bir şekilde almak, fakir ve muhtaç olanların hakkını korumak gayesiyle kolayca sayabilmek için, hayvanlar suya vardıklarında sayılıp zekâtı alınacak, şayet her yerde su bulunursa, (ilk baharda olduğu gibi) sahiplerinin evi önünde sayılacaklar. Zekâtını veren, dürüst bir kimse ise sayıları hakkında kendisine baş vurulur. Gösterdiği miktarın zekâtı sayım yapılmadan alınır. Güvenilir bir kimse değilse, hayvanlar dar bir yerden geçirilerek teker teker sayılır ve zekâtı alınır.
İki kişi bir nisabda veya nisabdan az olan miktarda onlardan birisinin ayni cinsten malik olduğu miktar ile beraber nisaba baliğ olmak şartıyla, ortaklık yapsalar, bir tek şahıs gibi zekât vereceklerdir. Meselâ her ortağın yirmişer koyunu olmak üzere iki kişinin kırk koyunları bulunup ortaklık yapsalar, ortak malda zekât vacib olup, bir koyun vereceklerdir. Yine her birisinin ellişer koyunu olmak üzere iki kişinin yüz koyunları bulunup ortaklıkları bulunsa, ikisine iki koyun değil de bir koyun vacib olur. Bu ortaklık ister karma ortaklığı olsun, ister komşuluk ortaklığı olsun. Yani, komşu olan kimselerin malları muayyen olmakla beraber malları hayvan ise, çobanları bir, mer'aları bir, koç ve tekeleri bir, süt sağma yerleri bir ise onların müşterek mallarından bir adamın malı gibi zekâtı verilecektir. Sütü sağan kimsenin ve kabların bir olması şart değildir. Malları hububat ve meyve ise, bekçileri bir, kurutma yerleri ve harmanları bir olmalıdır. Meselâ, iki kişinin tarlaları yanyana olup bir su ile sulanmış ve mahsulü birbirine karıştırılmadan beraber biçilerek bir harman üzerine yapılmışsa ortaklık sayılır. Birbirine karıştırılmış ise zaten komşuluk ortaklığı değildir.
Komşuluk ortaklığı için niyet icab etmez. Meselâ, birkaç
Yükleniyor...