Ce'alet, lügatte yapılan iş karşılığında tayin edilen ücrettir. Istılahta ise, yapılacak muayyen veya meçhul olan iş mukabilinde belli bir ücret taahhüd etmektir.
Ce'aletin dört rüknü vardır:
1 - Sığadır. "Benim falan eşyamı getiren kimse için şu kadar para olsun" gibi bedel karşılığında çalışmaya izin veren bir sözdür. Ce'alet işini, iltizam eden kimsenin söz ile kabul etmesi gerekmez.
2 - İşveren ile işçidir. Bunların şartları; Akıl ve baliğ ile alış verişte yetki sahibi olmalarıdır. Binaenaleyh çocuk, deli ve sefih olan kimselerin ce'alet akdini yapmaları caiz değildir. Bunlar bir şey yapsalar da ücrete müstahak değillerdir.
3 - İşdir. Bu işe külfetin bulunması şarttır.
4 - Ücrettir. Bunun satılık şeyin, veya semen olan şeyin şartlarına haiz olması gerekir.
Bir kimse Zeyd dese ki; "Sen bu işi yaparsan şu kadar para vereceğim". Sonra da Amr bu işi yaparsa onlardan hiç birisi o ücrete müstahak değildir.
Bir kimse dese ki; "Şu işimi yapan kimseye bir at veya bir elbise vereceğim", ücret belirtmediğinden ce'alet akdi fasittir.
Herhangi bir şey için satış akdi mümkün olmazsa günaha girmemek için onun yolu ce'alettir. Meselâ; Şafii mezhebine göre tezeğin satılması caiz değildir. Bu mezhebe göre onu satan kimse günahkardır. Bu işi çözebilmek için tezeğe muhtaç olan kimse, sahibine şöyle diyecek; "Bana şu kadar tezek getirirsen şu kadar para vereceğim."
Ce'alet ile icare arasında birkaç yönden fark vardır.
1 - İcarede alış verişte olduğu gibi icap ve kabul lazımdır. Fakat ce'alet böyle değildir. Kendisi için iş görülen ve ücreti
Yükleniyor...