Müslüman ve kafir cenazeler birbirine karışıp tanınmaları mümkün olmazsa, hepsini yıkayıp tekfin etmek ve cenaze namazlarını kılmak vacibtir. Cenaze, mezarlıkta defnedilebildiği gibi bir evde veya kırdada defnedilebilir. Yine gündüz defn edilebildiği gibi gece de defnedilebilir.
Yıkanmadan veya kıbleye doğru konulmadan defnedilen cenaze, bozulmamışsa onu çıkarıp yıkamak ve kıbleye doğru koymak vaciptir.
Hamile bir kadın vefat ettiğinde ceninin hayatta olduğu bilinir veya zannedilirse, karnını yarıp onu çıkarmak vaciptir.
Birkaç cenaze bir arada bulunsa, bir tek namaz onlara kafidir. Niyet getirirken "mevcut cenazelerin namazını farz-ı kifaye olarak kılmaya niyet ettim" şeklinde söylemelidir.
Ölü erkek ise, imam yanıbaşında durur, kadın ise acizesi yanında durur.
Cenaze namazında, me'müm özürsüz olarak, imam ikinci tekbiri alıncaya kadar tekbiri geciktirirse, artık imama tabi olamaz. Çünkü imama tabi olduğunu gösteren alâmet tekbirdir. Yine, imam sonraki tekbiri getirinceye kadar me'müm özürsüz olarak tekbiri tehir ederse, namazı fesada gider.
Mesbuk (imama sonradan yetişen) olan kimse ilk tekbiri alınca, imam başka bir şey okusa da, kendisi fatiha okuyup tertibe riayet etmelidir. Ancak fatihayı tamamlamadan önce, imam tekbir alırsa, fatihasını tamamlamadan imama tabi olur ve fatihadan kalan kısım da kendisinden sakıt olur. Bir kimse, mesbuk olup namazın başında imama yetişmeyip birkaç tekbir kaçırırsa kalan tekbirlerde imama tabi olacak, ancak zikir ve dua hususunda kendi tertibine riayet edecek ve getiremediği tekbirleri imamın selamından sonra telafi edecektir. Mesbuk, namazını tamamlayıncaya kadar cenaze bekletilmelidir.
Sair namazlar için hadesten taharet, necasetten taharet, istikbali kıble gibi şartlar nasıl şart ise, cenaze için de şarttır. Ayrıca üç şart daha vardır ki, onlar da şunlardır:
1) Cenazenin ya gusül veya teyemmüm ile temizlenmesi. Şayet bir kimse bir kuyuya düşer ve oradan çıkarılması ve temizlenmesi mümkün olmazsa cenaze namazı kılınmaz.
Yıkanmadan veya kıbleye doğru konulmadan defnedilen cenaze, bozulmamışsa onu çıkarıp yıkamak ve kıbleye doğru koymak vaciptir.
Hamile bir kadın vefat ettiğinde ceninin hayatta olduğu bilinir veya zannedilirse, karnını yarıp onu çıkarmak vaciptir.
Birkaç cenaze bir arada bulunsa, bir tek namaz onlara kafidir. Niyet getirirken "mevcut cenazelerin namazını farz-ı kifaye olarak kılmaya niyet ettim" şeklinde söylemelidir.
Ölü erkek ise, imam yanıbaşında durur, kadın ise acizesi yanında durur.
Cenaze namazında, me'müm özürsüz olarak, imam ikinci tekbiri alıncaya kadar tekbiri geciktirirse, artık imama tabi olamaz. Çünkü imama tabi olduğunu gösteren alâmet tekbirdir. Yine, imam sonraki tekbiri getirinceye kadar me'müm özürsüz olarak tekbiri tehir ederse, namazı fesada gider.
Mesbuk (imama sonradan yetişen) olan kimse ilk tekbiri alınca, imam başka bir şey okusa da, kendisi fatiha okuyup tertibe riayet etmelidir. Ancak fatihayı tamamlamadan önce, imam tekbir alırsa, fatihasını tamamlamadan imama tabi olur ve fatihadan kalan kısım da kendisinden sakıt olur. Bir kimse, mesbuk olup namazın başında imama yetişmeyip birkaç tekbir kaçırırsa kalan tekbirlerde imama tabi olacak, ancak zikir ve dua hususunda kendi tertibine riayet edecek ve getiremediği tekbirleri imamın selamından sonra telafi edecektir. Mesbuk, namazını tamamlayıncaya kadar cenaze bekletilmelidir.
Sair namazlar için hadesten taharet, necasetten taharet, istikbali kıble gibi şartlar nasıl şart ise, cenaze için de şarttır. Ayrıca üç şart daha vardır ki, onlar da şunlardır:
1) Cenazenin ya gusül veya teyemmüm ile temizlenmesi. Şayet bir kimse bir kuyuya düşer ve oradan çıkarılması ve temizlenmesi mümkün olmazsa cenaze namazı kılınmaz.
Yükleniyor...