Masiyet için yola çıkan kimse seferi namazı kılamadığı gibi orucunu da başka bir zamana tehir edemez. Cuma namazı da ondan sakıt olamaz.

3- Muayyen bir yeri kasd etmesi. Binaenaleyh, nereye gideceği belli olmayan bir kimse ne kadar dolaşırsa dolaşsın seferi namazı kılamaz. Önce muayyen bir yeri kasdetmeden yola çıkar sonra belli bir yeri kasd ederse, oradan itibaren uzun bir mesafe varsa, seferi namazı kılabilir. Yoksa kılamaz. Fakat dönüşde gideceği yer belli olduğundan seferi namaz kılabilir. Sırf seyahet ve dünyayı görmek için uzun bir yolculuğa çıkan kimse El-Enver'in bazı alimlerden nakl ettiğine göre seferi namazı kılamaz.

Bir asker, âmirinin, bir kadın kocasının, uzun mesafeyi kat' edeceklerini bilmezlerse seferi namaz kılamazlar. Ama gidecekleri yer belli ve uzun bir yolculuk ise seferi namazı kılarlar.

4- Misafir olup olmadığını bilmediği bir kimseye veya bir mukime uymaması. Bir lahzacık da olsa, bunlardan birisine uyarsa, mutlaka seferi namazı kılamaz, tamamlaması gerekir. Hatta bir mukime uyar sonra o mukimin abdestsiz olduğu anlaşılırsa yine namazını tamamlayacaktır.

Seferi namazını kıldıran bir kimse, abdesti bozulduğundan, namazını tamamlayanlardan birisini yerine geçirirse, misafir olan cemaat da, her ne kadar seferi namazın niyetini getirmiş ise de, bu halife olan imamla birlikte namazı tamamlayacaktır. Nasıl niyet ettiğini bilmediği bir misafire uyarsa, imam namazı kısalttığında o da kısaltır, tamamladığında o da tamamlar.

Dört rek'atlı olan namaz için kasır niyetini getirerek sabah namazını kaza eden bir kimseye iktida eden bir misafir, mukim'e uyduğundan namazını iki rek'at değil dört rek'at olarak kılmaya mecburdur.

Misafir olan bir kimse, misafir olan bir imamın kasır niyetini getirip getirmediğinde şüphe ederek ona uyarsa, imam namazını kasretse de o kasredemez; dört rek'at kılmakla mükelleftir.

Yükleniyor...