otuz altı rek'at teravih namazı kıldığı rivayet ediliyor.
Buharî şöyle rivayet ediyor: Peygamber (S.V.) Ramazan-ı şerifte bir gece çıkıp namazı - teravih namazı - kıldı. Birkaç kişi ona uyarak namaz kıldılar. Sabah olunca cemâat durumu birbirine anlattı. Üçüncü gece cemâat daha fazlalaştı. Yine onlara namaz kıldırdı. Dördüncü gece cemâat öyle çoğaldı ki câmii onlara dar geldi.
Peygamber (S.V.) ise ancak sabah namazına çıktı, namazı kıldırınca cemâate döndü ve kelime-i şehâdeti getirerek dediki: Durumunuzu biliyordum, ancak terâvih namazı ise farz olacağından ve sizin de altından kalkamayacağınızdan korktum. Daha sonra Peygamber (S.V.) câmii'de terâvih namazını kıldırmadan vefât etti. Çeşitli hadislerden anlaşıldığına göre Peygamber (S.V.) Terâvih namazını yalnız sekiz rek'at olarak kılmıştır. Fazlasını ne kılmış ne de emretmiştir. Buhârî Âişe' den şöyle rivayet ediyor: Peygamber (S.V.) Ramazan-ı şerif'in içinde ve dışında (nafile olarak) onbir rek'attan fazla kılmazdı. Dört rek'at namaz kılardı. Ne kadar güzel ve uzun olduğunu sorma. Sonra bir daha dört rekat kılardı ne kadar güzel ve uzun olduğunu sorma. Sonra üç rek'at kılardı.
Müslümanlar o zaman camii'de cemâat halinde teravih namazı kılmazlardı. Ama herkes evinde kılmasına devâm ediyordu. Bu durum Hazreti Ömer'in Hilâfetine kadar devam etti. Sonra Hz. Ömer (R.A.) dağınık olarak Terâvih namazını edâ eden müslümanları bir araya getirerek onlara bu namazı kıldırttı.
Abdurrahman b. Adulkâri şöyle diyor: Ramazan-ı şerifin bir gecesinde Ömer b. Hattâb'la birlikte camii'ye gittim. Cemâat düzensiz bir halde namaz kılardı. Kimi tek başına, kimi de birkaç kişi ile birlikte namaz kılardı. Bunun üzerine Ömer (R.A.) bunlara iyi okuyan bir kimseye uymalarını emretti. Sonra başka bir gecede kendisiyle birlikte çıktım. Cemâat, kendilerine ta'yîn edilen imâma uymuşlardı. Bunun üzerine Ömer (R.A.) buyurdu-lar ki: Bu, iyi bir bid'attır. (Buhârî)
Übey b. Kâb'ın kıldırdığı namazın kaç rek'at olduğu kesin değildir. Bazı rivâyetlere göre sekiz, bazılarına göre yirmidir.
Buharî şöyle rivayet ediyor: Peygamber (S.V.) Ramazan-ı şerifte bir gece çıkıp namazı - teravih namazı - kıldı. Birkaç kişi ona uyarak namaz kıldılar. Sabah olunca cemâat durumu birbirine anlattı. Üçüncü gece cemâat daha fazlalaştı. Yine onlara namaz kıldırdı. Dördüncü gece cemâat öyle çoğaldı ki câmii onlara dar geldi.
Peygamber (S.V.) ise ancak sabah namazına çıktı, namazı kıldırınca cemâate döndü ve kelime-i şehâdeti getirerek dediki: Durumunuzu biliyordum, ancak terâvih namazı ise farz olacağından ve sizin de altından kalkamayacağınızdan korktum. Daha sonra Peygamber (S.V.) câmii'de terâvih namazını kıldırmadan vefât etti. Çeşitli hadislerden anlaşıldığına göre Peygamber (S.V.) Terâvih namazını yalnız sekiz rek'at olarak kılmıştır. Fazlasını ne kılmış ne de emretmiştir. Buhârî Âişe' den şöyle rivayet ediyor: Peygamber (S.V.) Ramazan-ı şerif'in içinde ve dışında (nafile olarak) onbir rek'attan fazla kılmazdı. Dört rek'at namaz kılardı. Ne kadar güzel ve uzun olduğunu sorma. Sonra bir daha dört rekat kılardı ne kadar güzel ve uzun olduğunu sorma. Sonra üç rek'at kılardı.
Müslümanlar o zaman camii'de cemâat halinde teravih namazı kılmazlardı. Ama herkes evinde kılmasına devâm ediyordu. Bu durum Hazreti Ömer'in Hilâfetine kadar devam etti. Sonra Hz. Ömer (R.A.) dağınık olarak Terâvih namazını edâ eden müslümanları bir araya getirerek onlara bu namazı kıldırttı.
Abdurrahman b. Adulkâri şöyle diyor: Ramazan-ı şerifin bir gecesinde Ömer b. Hattâb'la birlikte camii'ye gittim. Cemâat düzensiz bir halde namaz kılardı. Kimi tek başına, kimi de birkaç kişi ile birlikte namaz kılardı. Bunun üzerine Ömer (R.A.) bunlara iyi okuyan bir kimseye uymalarını emretti. Sonra başka bir gecede kendisiyle birlikte çıktım. Cemâat, kendilerine ta'yîn edilen imâma uymuşlardı. Bunun üzerine Ömer (R.A.) buyurdu-lar ki: Bu, iyi bir bid'attır. (Buhârî)
Übey b. Kâb'ın kıldırdığı namazın kaç rek'at olduğu kesin değildir. Bazı rivâyetlere göre sekiz, bazılarına göre yirmidir.
Yükleniyor...