5- Cuma namazının müslüman, baliğ, akil, hür, erkek, mukim, sıhhatlı ve yerli olan kırk kişi ile eda edilmesi.
Kırk kişinin bazıları gayri müslim, köle, kadın, misafir veya ticaret yapmak ve ilim öğrenmek gibi bir iş için orada bulunan kimselerse, cuma namazı kılınmaz. Fakat yukardaki vasıfları haiz olan, kırk kişinin haricinde köle, kadın veya misafir bulunsa beis yoktur. Yani onlarla birlikte cuma namazını kılsalar sahihdir. Binaenaleyh bu şartlara yani müslüman, baliğ, akil, hür, erkek, mukim, sıhhatlı ve yerli kırk kişilik bir cemaat bir köyde veya bir şehirde bulunsa cuma namazını kılmakla mükelleftir. Bu husus için hiçbir surette müsamaha gösterilmez ve şafii mezhebinde bu hususta muhalefet yapan yoktur. Memleketin ahalisi müslüman olsun olmasın, devlet ve hükümet erkanı İslâma inansın inanmasın durum değişmez. Yani beş vakit namaz ile Cuma namazı arasında fark yoktur. Ancak Hanefi mezhebinde İslâmın tüm hükümlerine inanan bir hükümdar bulunsa cuma namazını kılabilmek için onun veya onun yetkilisinin izni şarttır. Fakat müslümanların başındaki adam İslâmın hükümlerini kabul etmez veya memleket İslâm diyarı olmazsa müslümanların kabul ettikleri bir kimseye uyarak cuma namazını kılacaklar. Namazı kıldıran adam resmi olsun olmasın farketmez. Yeter ki camaat, onun imametine rıza göstersin. Bu açıklama Hanefi mezhebinin salikleri için mühimdir.
Bu kırk kişinin hepsi veya bir kısmı göçebe olup yazın veya kışın veya her iki mevsimde de göç edip yer değiştirirlerse, cuma namazı onlarla eda edilmez. Çünkü Allah'ın Resulü Veda haccında, Medine'i münevvereye avdet etmek niyetinde olduğu için Mekke'i Mükerremede cuma namazını kıldırmamıştır.
Kırk kişinin içinde fatihasını güzelce okuyamayıp, öğrenmek hususunda kusur eden bir ümmi bulunsa, sayıları kırkdan düştüğü için cuma namazı sahih değildir.
Kezalik cemaatin sayısı tam kırk kişi olup onlardan birisi herhangi bir sebepten dolayı rükuda imama yetişmezse cuma namazı sahih değildir. Yine onlardan birisi sağır olur ve hutbenin bütün rükünlerini veya bir kısmını işitmezse cuma namazı fâsidtir.
Kırk kişinin bazıları gayri müslim, köle, kadın, misafir veya ticaret yapmak ve ilim öğrenmek gibi bir iş için orada bulunan kimselerse, cuma namazı kılınmaz. Fakat yukardaki vasıfları haiz olan, kırk kişinin haricinde köle, kadın veya misafir bulunsa beis yoktur. Yani onlarla birlikte cuma namazını kılsalar sahihdir. Binaenaleyh bu şartlara yani müslüman, baliğ, akil, hür, erkek, mukim, sıhhatlı ve yerli kırk kişilik bir cemaat bir köyde veya bir şehirde bulunsa cuma namazını kılmakla mükelleftir. Bu husus için hiçbir surette müsamaha gösterilmez ve şafii mezhebinde bu hususta muhalefet yapan yoktur. Memleketin ahalisi müslüman olsun olmasın, devlet ve hükümet erkanı İslâma inansın inanmasın durum değişmez. Yani beş vakit namaz ile Cuma namazı arasında fark yoktur. Ancak Hanefi mezhebinde İslâmın tüm hükümlerine inanan bir hükümdar bulunsa cuma namazını kılabilmek için onun veya onun yetkilisinin izni şarttır. Fakat müslümanların başındaki adam İslâmın hükümlerini kabul etmez veya memleket İslâm diyarı olmazsa müslümanların kabul ettikleri bir kimseye uyarak cuma namazını kılacaklar. Namazı kıldıran adam resmi olsun olmasın farketmez. Yeter ki camaat, onun imametine rıza göstersin. Bu açıklama Hanefi mezhebinin salikleri için mühimdir.
Bu kırk kişinin hepsi veya bir kısmı göçebe olup yazın veya kışın veya her iki mevsimde de göç edip yer değiştirirlerse, cuma namazı onlarla eda edilmez. Çünkü Allah'ın Resulü Veda haccında, Medine'i münevvereye avdet etmek niyetinde olduğu için Mekke'i Mükerremede cuma namazını kıldırmamıştır.
Kırk kişinin içinde fatihasını güzelce okuyamayıp, öğrenmek hususunda kusur eden bir ümmi bulunsa, sayıları kırkdan düştüğü için cuma namazı sahih değildir.
Kezalik cemaatin sayısı tam kırk kişi olup onlardan birisi herhangi bir sebepten dolayı rükuda imama yetişmezse cuma namazı sahih değildir. Yine onlardan birisi sağır olur ve hutbenin bütün rükünlerini veya bir kısmını işitmezse cuma namazı fâsidtir.
Yükleniyor...