uyabilirler. Ancak hizasında duran kimse arkasında sağ ve solundakilere imam mesabesinde olduğundan, ondan önce ne niyet ne de fiîli bir rükün, ne de önüne geçmek caiz değildir. Yalnız imam selam verirse, imam mesabesinde olan kimse selâm vermezse de aralarında irtibat kalmaz. Ondan önce de selâm verebilir.

İmam ile me'müm arasında bir yol, bir cadde veyahut bir çay, bir nehir bulunsa zarar vermez.

Düz bir yer bulunduğu halde imamın me'mümden veya me'mümün imamdan yüksek olması mekrûhdur. Ancak cemaatın tümü veya bir kısmı acemi olursa, namazın nasıl kılınacağını göstermek veya cami büyük olduğundan, imamın tekbirlerini tebliğ etmek için, yüksek bir yerde durmakta beis yoktur. Cami küçük olduğundan tebliğe ihtiyaç olmazsa müezzin veya mübelliğin mahfelde veya başka yüksek bir yerde durması mekrûhdur.

Cami haricinde, imam veyahut me'müm yüksek bir yerde olursa namazı sahih olabilmesi için, yüksekte olan kimsenin vücudunun bir kısmı, altta olan kimsenin vücudunun bir kısmı hizasında olması şarttır. Yoksa uymak caiz değildir. Camide iseler, hiza meselesi şart değildir.

İmam olacak olan kimse camide olursa, cami haricinde bulunan kimsenin imama uyması iki şart ile caizdir:

a- Kendisiyle cami arasında geçiş ve görmeyi engelleyecek bir hailin bulunmaması.

b- Cami haricinde olan kimse ile caminin son kısmı arasında yüz elli metreden fazla bir mesafenin olmaması.

4- Bulunduğu yerde me'mümün, imamın önüne geçmeyip ayakta iken topuğuyla, otururken elbisesiyle, zarurete binaen yatarken, yanıyla gerisinde durması.

Mescidül-Haramda, imamın, makamı İbrahîmin önünde durması, cemaatın Kâbe etrafında saf almaları sünnettir. İmam tarafında me'mümün imamı geçip Kâbeye daha yakın olması, namazını fesade götürür. Fakat başka bir tarafda olursa Kâbeye imamdan daha yakın olması zarar vermez.

Me'müm tek ve erkek ise imamın biraz gerisinde ve sağ


Yükleniyor...