içini yıkamak sünnet değildir. Ancak içinde necaset varsa onu yıkamak gerekir. Göz pınarı yüzden sayıldığı için onu yıkamak da farzdır.

3- Elleri dirseklerle beraber yıkamak,

Ebû Hureyre (R.A.) diyor ki: "Allah'ın Resûlü, abdest alıp yüzünü yıkadı ve tamamladı. Sonra sağ elini pazusunun bir kısmı ile beraber yıkadı. Sonra sol elini pazusunun bir kısmı ile beraber yıkadı."

El ve ayaktaki delik, çatlak ve tırnakların altını yıkamak icabeder. Şayet tırnağın altında suyun akmasına engel olacak kir gibi bir şey varsa, önce onu izale etmek gerekir. Yoksa ne abdest sahih sayılır, ne de gusül tam olur. Yüzün veya elin derisi soyulup ters dönerek yapışırsa altını yıkamak gerekmez.

Şayet elinin bir kısmı kesilmiş ise, kalanını yıkamak icab eder. Dirseğinden kesilmiş ise, pazunun başını yıkamak gerekir. Kadi Beydavî gibi güvenilir tefsirciler ayet-i Celilenin tefsirinde, ayetteki "İLÂ", "MEA" mânasını ifade eder diye izah ediyorlar.

4- Yüzün hududu haricinde az da olsa başın herhangi bir cüz'ünü mesh etmek veya yıkamak. (Hanefi mezhebinde başın dörtte birini mesh etmek icab eder.) Bütün başını mesh etmezse dörtte birini mesh etmek efdaldır. Başın üzerindeki örtü üzerine, suyu damlatmakla başa rutubet değse kâfidir. Bir kimse baş örtüsü üzerine su döker veya damlatır ve rutubet saça değerse mesih yerine geçer.

5- Aşık kemikleriyle beraber, iki ayağı yıkamak. Abdest âyetinde yer alan

وَاَرْجُلَكُمْ

kelimesi, kıraât-ı seb'ada hem mansub hem mecrur olarak okunmuştur. Mansub olursa

وُجُوهَكُمْ

kelimesi üzerine mâtuf olup, yüzün yıkanmasını icab ettirdiği gibi, ayakların da yıkanması icab ettiriyor. Mecrur olursa yine Ehli Sünnet ve cemâat ülemasına göre

وُجُوهَكُمْ

kelimesi üzerine matufdur. Fakat mecrur olan


Yükleniyor...