Yolcu olan kimse oruç niyetini getirir, sonra onu bozmak isterse bozabilir.

Hastalık devam ettiği takdirde gece vaktinde niyet getirmek icabetmez, ama hastalık aralıklı gelirse gece vakti niyetini getirmeli; gündüz vakti hastalık geldiğinde orucunu bozacak ve bunu yaptığı için mesul de olmayacaktır.

Bir kimse gece vakti oruç niyetini getirir ve ani olarak rahatsız olursa, orucunu, bozabilir. Ama mukim iken oruç niyetini getirir ve gündüz sefere çıkarsa orucunu bozamaz o gün.

3) Gebelik veya emziklik. Ramazan-ı şerifde gebe bulunan veya emzikli olan kadın, kendine veya çocuğuna zarar gelecek diye korkarsa oruç tutmayıp onu başka zamana bırakabilir. Yani sonra kaza eder. Yalnız çocuk için oruç tutamayan kadının, kaza ile beraber fidye de vermesi lazımdır.

4) İhtiyarlık. Yaşı ilerlediğinden oruç tutmağa gücü yetmeyen kimse oruç tutmakla mükellef değildir. Sadece her gün için birer fidye vermesi lazımdır.

Küfür halinde iken veya çocuk veya deli iken oruç tutmadığı günler için kaza yoktur. Yalnız bir kimse mürted olur ve riddet halinde iken delilirse oruç tutmadığı günleri kaza etmekle mükelleftir.

Oruç tutmayan, hasta veya misafir olan kimse özrü zail olunca akşama kadar imsâk (Oruçlu gibi, yemek, içmek ve cinsi mukarenetten içtinab etmek) etmesi sünnettir.

Bir kimsenin oruç kazası veya neziri bulunup da eda etmeden vefat eder ve vefat ânına kadar devam eden hastalık gibi bir mazeretten dolayı oruç tutamamış ise, kendisine ne fidye düşer, ne de Allah indinde mes'ül sayılır. Fakat eda edebilecek bir durumda olduğu halde, eda etmeden vefat ederse, vasiyyet etmese de terekesinden, halkın yedikleri şeyin cinsinden, her gün için birer müd (avuç) çıkarılacak veya baliğ bir akrabası veya izin almak şartıyla, yabancı bir kimse, yerine oruç tutar. Resûlüllah (S.A.V.) şöyle buyuruyor:

"Zimmetinde oruç bulunduğu halde vefat eden kimsenin, velisi, onun yerine oruç tutar." (Buhari, Müslim)

Yükleniyor...