çıkarılır. Güzel kurutulmayan hurma ve üzüm cinsinden olup yaş olarak yenilir ve satılır veya ondan pekmez yapılırsa nisab, yaş üzerinden beş vesk olarak hesap edilir ve yaş olarak çıkarılır. Kurutulup çıkarılması veya pekmez haline getirilip verilmesi caiz değildir.
Memleketimizin bir çok yerlerinde ekilen ve çoğu köylerde ekmek yapılıp yiyilen, ufak, sarı habbeli, kum darısı diye anılan hububatın, başakları ister saçak şeklinde olsun ister örgülü olsun, cinsleri bir olup nisabda birbirine eklenecekleri gibi, habbeleri nohut büyüklüğünde olan mısır darısı ile, habbeleri beyaz ve mercimek büyüklüğündeki üzüm salkımlı beyaz darılar da, nevileri her ne kadar ayrı ayrı ise de, hepsi aynı cins olduklarından birbirini nisabda tamamlarlar. Ancak her nev'in zekâtı ondan çıkarılır. Meselâ iki vesk kum darı, iki vesk mısır ve bir vesk beyaz darıya malik olan bir kimse, bunların zekâtını verirken, zekâtın beşte ikisini mısır, beşte ikisini kum darı, beşte birini beyaz darıdan çıkarır.
Hanefi mezhebinde, az da olsa zıraî mahsullerin onda biri öşür olarak çıkarılır.
Nisabın dolması için bir yılın mahsûlü beraber yetişmezse de cinsleri bir olduğu takdirde, birbirine eklenip zekâtı verilir. Meselâ bir kimse, haziran ayında üç vesk buğday mahsul alır ve aynı yılın eylül ayında iki vesk buğday alırsa nisab tamam olur ve her nevin nisbetine göre zekâtı verilir. Amma, nisabın tamamlanması için buğday arpaya eklenmez.
Ekin olsun meyve olsun, yağmur, kar, nehir, çay veya baraj kanalıyla sulanıyorsa, onda biri zekât olarak verilir. Hayvan, motor, naûre (dolap) ve benzeri şeylerle sulanıyorsa yirmide bir zekât olarak çıkarılır. Resûlüllah (S.A.V.) buyuruyor:
فِيمَا سَقَتِ السَّمَاءُ وَالْعُيُونُ اَوْكَانَ عَثَرِيًّا الْعَشْرُ
"Gök ve pınar suyu veya akarsuyun suladığı şeyde onda biri vardır. Ve hayvan çekmek suretiyle sulanmış şeyde ise yirmide bir vardır."
Memleketimizin bir çok yerlerinde ekilen ve çoğu köylerde ekmek yapılıp yiyilen, ufak, sarı habbeli, kum darısı diye anılan hububatın, başakları ister saçak şeklinde olsun ister örgülü olsun, cinsleri bir olup nisabda birbirine eklenecekleri gibi, habbeleri nohut büyüklüğünde olan mısır darısı ile, habbeleri beyaz ve mercimek büyüklüğündeki üzüm salkımlı beyaz darılar da, nevileri her ne kadar ayrı ayrı ise de, hepsi aynı cins olduklarından birbirini nisabda tamamlarlar. Ancak her nev'in zekâtı ondan çıkarılır. Meselâ iki vesk kum darı, iki vesk mısır ve bir vesk beyaz darıya malik olan bir kimse, bunların zekâtını verirken, zekâtın beşte ikisini mısır, beşte ikisini kum darı, beşte birini beyaz darıdan çıkarır.
Hanefi mezhebinde, az da olsa zıraî mahsullerin onda biri öşür olarak çıkarılır.
Nisabın dolması için bir yılın mahsûlü beraber yetişmezse de cinsleri bir olduğu takdirde, birbirine eklenip zekâtı verilir. Meselâ bir kimse, haziran ayında üç vesk buğday mahsul alır ve aynı yılın eylül ayında iki vesk buğday alırsa nisab tamam olur ve her nevin nisbetine göre zekâtı verilir. Amma, nisabın tamamlanması için buğday arpaya eklenmez.
Ekin olsun meyve olsun, yağmur, kar, nehir, çay veya baraj kanalıyla sulanıyorsa, onda biri zekât olarak verilir. Hayvan, motor, naûre (dolap) ve benzeri şeylerle sulanıyorsa yirmide bir zekât olarak çıkarılır. Resûlüllah (S.A.V.) buyuruyor:
فِيمَا سَقَتِ السَّمَاءُ وَالْعُيُونُ اَوْكَانَ عَثَرِيًّا الْعَشْرُ
"Gök ve pınar suyu veya akarsuyun suladığı şeyde onda biri vardır. Ve hayvan çekmek suretiyle sulanmış şeyde ise yirmide bir vardır."
Yükleniyor...