"Allah, bir kimseye mal verir de, o da zekâtını eda etmezse, kıyamet günü malı kendisi için, erkek kel bir yılan suretine dönecektir. Bu yılanın iki gözü üstünde iki siyah nokta vardır. O kimsenin boynuna dolanarak onu her iki çenesinden yakalayacaktır. Sonra, "Ben senin malınım, ben senin hazinenim" diyecektir.

Bununla beraber dünyevi cezayı da ihmal etmemiştir. Resûlüllah (S.A.V.) buyuruyor:

مَنْ اَعْطَاهَا مُؤْتَجِرًا فَلَهُ اَجْرُهُ وَمَنْ مَنَعَهَا فَاِنَّا اٰخِذُوهَا وَشَطْرَ مَالِهِ عَزْمَةٌ مِنْ عَزَمَاةِ رَبِّنَا لَا يَحُلُّ لِاٰلِ مُحَمَّدٍ مِنْهَا شَىْءٌ

"Bir kimse onu, (zekâtı) mükâfat umarak verirse, onun için mükâfat vardır. Vermemezlik eden kimseden de biz onu ve malının yarısını alırız. Bu, rabbımızın emirlerinden bir emirdir. Muhammed'in âl'i için ondan (zekâttan) hiçbir şey mübah olamaz."

Bu hadisi nebeviden anlaşıldığı gibi, bir kimse zekâtını vermezse, müslümanların başında bulunan hükümdar veya onun vekili, kendisine mali ceza vererek, malının yarısını ceza olarak alır. Ayrıca İslâm dini, bu cezayı vermekle de iktifa etmemiş, zekâtı eda etmekten imtina eden kimseye (bir kuvvet teşkil ettiği takdirde) karşı harb ilân etmek için emir de vermiştir. Allah'ın Resûlü şöyle buyuruyor:

اُمِرْتُ اَنْ اُقَاتِلَ النَّاسَ حَتَّى يَشْهَدُوا اَنْ لَآ اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ وَاَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللّٰهِ وَيُقِيمُوا الصَّلَاةَ وَيُؤْتُوا الزَّكَاةَ فَاِنْ فَعَلُوا ذٰلِكَ عَصِمُوا مِنِّى دِمَآءَهُمْ اِلَّا بِحَقِّ اْلاِسْلَامِ وَحِسَابُهُمْ عَلَى اللّٰهِ

"Allah'dan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in onun Resûlü olduğuna Şehadet edip, namaz kılıp zekâtı verinceye kadar, insanlarla savaş etmekle emr olundum.

Yükleniyor...