namaz gibi halkı cemaat sorumluluğundan kurtaramaz. Yukardaki tarz üzere namazını kılmayan bir köy, kasaba veya bir şehir halkı, önce namazlarını cemaatla kılmaları için davet edilir, yola gelirlerse zaten yapılacak bir şey yoktur. Aksi taktirde onları yola getirmek için cebre başvurulup, zor kullanılacaktır.

Cemaatı bol olan camide cemaatle namaz kılmak daha efdaldır. Ancak imamı ehl-i bid'at olursa, yani onun küfrünü değil, fıskını gerektiren bir hal bulunursa veya mezhebi ayrı olup da vacib olan bazı şeylerin vacib olmadığına itikad ederse gibi o zaman cemaatı az olan camiye gitmek daha efdaldır. Hatta bazı Şafii ulemasına göre, kıyamda besmele gibi kıratı farz olan bir ayet-i kerimeyi, sünnet olarak kabul eden Hanefiyyü'l-mezhebe iktida etmek caiz değildir. Fakat ulemanın çoğu, birliği sağlamak için Hanefi olan imama iktida etmek caizdir demişlerdir. Bunun için Şafiî olan kimse Hanefi bir imama iktida edebildiği, Hanefi olan kimse de Şafiî bir imama iktida edebilir ve bugün müslüman halk, Hicaz'da Mekke ve Medine'de Hanbeli imama iktida etmekten çekinmez. Yalnız imam olan kimsenin namazın şart ve rükünlerine riayet etmesi lâzımdır.

Ehli Bid'at olan kimseden başka imam bulunmuyorsa, ona uymakta beis yoktur.

Resmî imamın, camiye gittiğinde kendisiyle beraber namaz kılacak hiç kimse bulunmasa da yine camide namaz kılması gerekir. Zira kendisine iki vazife terettüb etmektedir: Biri camide namaz kılmak, diğeri ise imamlık yapmak. Birisi olmazsa diğeri sakıt olmaz. Bunun için zaman zaman cemaatı olmayan bir caminin imamı cemaat yoktur, camiye gitmek gerekmez, diyemez.

Cemaatla namaz kılmanın fazileti büyük olduğu gibi, imamın iftitah tekbirini alması akabinde imama uyan kimsenin hemen iftitah tekbirini almak için hazırlanıp, meşgul olmasının da fazileti büyüktür.

Süre az da olsa imama uyan kimse cemaatın faziletine kavuşur.

İmam olan kimsenin normal olarak (yani çok kısaltıp, çok uzatmadan, vacip ve sünnetlerden bir şey ihmal etmeden) namaz kıldırması sünnettir. Resûlüllah (S.V.) buyuruyor:


Yükleniyor...