de başka bir yerde kasden veya yanılarak okumak.

3- Kunut veya teşehhüd gibi. "Ba'zı sünnetleri" yapıp yapmadığına şüpheye düşmek. Fakat her hangi bir sünnetin veya muayyen olmayan bir "ba'z"ın terki halinde secde-i sehv gerekmez.

4- Kaç rek'at kıldığında şüpheye düşmek. Meselâ, üç rek'at mı dört rek'at mı kıldım diye şüpheye düşen kimse, az olan üç rek'atı kabûl edip bir rek'at daha kılar, sonra secde-i sehv yapar. Yalnız dördüncü rek'atı kılmadan evvel, üç rek'at kıldığını hatırlarsa dördüncü rek'atı kılar fakat secde-i sehv yapmaz. Keza, kılmak istediği rek'atı kılmadan evvel dört rek'at kıldığını hatırlarsa ne fazla bir rek'at kılar ne de secde-i sehv yapar.

Selam ve konuşmak gibi namazın içinde yapılması caiz olmayan ve namazı ifsad eden bir şey yapıp yapmadığına şüpheye düşerse, secde-i sehv yapmaz.

Bir kimse üç veya dört rek'atlı olan namazda selam verir, yanındaki adam, iki rek'atta selam verdin diye ikaz ederse, o da tereddüd etmeden hemen akabinde cevab verir, sonra yanlış olduğunu hatırlarsa hemen kalkar ve namazını tamamlar. Fakat ikaz edildiğinde tereddüde düşer ve cevab verir, sonra yanlış olduğunu hatırlarsa namazı bozulur, yeniden kılması gerekir.

Me'mum, sücûd veya rükû halinde iken fatihayı terk ettiğini hatırlarsa, imam selâm verdikten sonra sadece bir rek'at daha kılar, secde-i sehv yapmaz.

Bir mesbuk imamla birlikte selam verir, sonra mesbuk olduğunu hatırlarsa namazını tamamlar, bilahare secde-i sehiv yapar. İmam'ın yanılması me'mum'a da sirayet eder. Sanki o yapmış olur. İmam secde-i sehv yaparsa o da onunla beraber yapar. Yapmazsa, imam selam verdikten sonra me'mum yapar. Fakat me'mumun yanılması imama sirayet etmez, etmediği gibi imam onu kaldırır. Me'mum da secde-i sehv yapmaz.

Mesbuk olan kimse, imamın yanılması sebebiyle imamla birlikte secde-i sehv yapar. Aynı zamanda mesbuk namazının sonunda da tekrar secde-i sehv yapmalıdır.

Yükleniyor...