bitişinin birlikte olması sünnettir. Şayet tekbire başlamadan önce ellerini kaldırmış ise tekbirin bitimiyle beraber onları indirir.

"İftitah tekbiri" ne başladığında ellerin kaldırılıp, avuçların omuz hizasına kadar yükseltilmesi sünnettir. İmam olan kimse yüksek bir sesle tekbir almalıdır. Sesi kâfi gelmediği takdirde, cemaata duyurmak için mübelliğ de sesini yükseltir. Resûlüllah (S.A.V.) hasta halde cemaate namaz kıldırırken, sesi cemaata kâfi gelmediğinden Ebubekir (R.A.) cemaate duyurmak için yüksek sesle ikinci tekbir almıştır.

III- Kıyam. Yani ayakta durmak. Kıyamda bir şeye dayanarak ayakta durmak namaza zarar vermez. Ancak gerek yok iken onu yapmak doğru değildir, namazın adabına ters düşer. Farz namazı kılan kimsenin gücü yeterse ayakta durması farzdır. Ayakta durmaktan aciz ise yapabildiği keyfiyet üzere namazını kılar. Kayık, gemi ve otobüs gibi bir vasıtaya binen bir kimse, ayakta kıldığı takdirde boğulma tehlikesi olur veya kendini tutamaz veya başı dönerse, bilahare iade etmemek üzere oturarak namazını kılar. "Selisülbevl" (İdrarını tutamayan kimse) ayakta namazı kıldığı takdirde idrarının akacağını, otursa duracağını bilirse oturarak namaz kılar.

Gözünden ameliyat olmuş veya gözünde bir hastalık bulunan bir kimse tedavisi ancak sırt üstü yatmak suretiyle mümkün ise, ayakta namaz kılmayı terk eder.

Düşman gözetleyen veya muharib olan kimse ayakta namaz kıldığında düşman tarafından görülecek ve bundan zarar doğacaksa oturarak namaz kılar. Fakat "Muğnil Muhtaç"ın kaydettiğine göre bu halet çok nadir olduğundan namazı iade etmesi icap eder.

Hasta olan kimse münferiden kıldığından namazı uzatmayacağından, ayakta namazı eda edebileceğini, cemaat halinde kılarsa dayanamayıp bir kısmını oturarak kılmaya mecbur kalacağını bilirse, münferiden namaz kılması daha efdaldır.

Kıyamın şartı belini doğrultmaktır. Ayakta sayılmayacak şekilde öne veya arkaya doğru eksik durursa namazı sahih değildir. Yalnız başı eğmekte bir beis yoktur.

Yükleniyor...