Bir kimse namazın vaktini bilmezse, namaz için herhangi bir alâmet ile vakti bulmak için ictihad eder, araştırır ve namazını kılar. İçtihad ile kıldığı namazı, vakitten evvel kıldığını öğrenir ve henüz vakit çıkmamış olursa tekrar eda eder. Vakit çıkmış ise kaza eder.

Uykuya dalarak veya namazını hatırlamayarak kazaya bırakırsa bir an evvel kaza etmesi sünnettir.

Bilerek bir çok namazını kazaya bırakan kimse, yemek, içmek, ticaret işi ve uyku gibi insan için zaruri olan şeylerin zamanı müstesna, kazaya kalmış namazları kaza edebilmek için bütün zamanlarını kazaya tahsis etmekle mükellefdir. Hatta nafile namazını kılması haramdır. Nafile namazı yerine kaza kılacaktır. Binaenaleyh zimmetinde kaza bulunan kimsenin teravih, vitir ve bayram namazını kılması haramdır. Bunların yerine imamla birlikte kazasını kılar.

Namaz vakti girince uykuda olan kimseyi uyandırmak sünnettir. Ebu Davud, şöyle rivayet ediyor: "Bir gün Peygamber (S.A.V.) namaza çıktı. Uykuda olanlardan kime rastladıysa onu uyandırdı." Yine namaz kılmakta olan kimsenin önünde uyuyan ile saf'ta veya mihrab'ta veya açık damda veya güneşte veya yatsı namazından önce veya fecirden sonra ve güneşten evvel ve Arafat'ta Vakfe zamanında uyumakta olan kimseleri uyandırmak da sünnettir. Namazın vakti girince farziyet terettüp eder. Peygamber (S.A.V.)'e hangi amel daha iyidir,diye sorulduğunda namazı ilk vaktinde kılmaktır, şeklinde cevap verdi. Yalnız namazı vaktin sonuna doğru tehir etmek de caizdir. Peygamber (S.A.V.) şöyle buyurur: Namazı ilk vaktinde kılmak Allahın rızasını, sonunda kılmak da Allahın affını gerektirir. Namaz bir kimseye farz olursa terk ettiği takdirde sorumludur. Yalnız, uykuda kalır veya unutur veya namaz kılmamak için zorlanır ve kılmaya imkan bulamazsa o zaman mesul sayılmaz.

Bir kimse namazını kılar sonra kıldığı namazın vakitten evvel olduğunun farkına varırsa tekrar kılması gerekir.

Yükleniyor...