يُعْرَفُ الْمُجْرِمُونَ بِس۪يمٰيهُمْ فَيُؤْخَذُ بِالنَّوَاص۪ي وَالْاَقْدَامِۚ ﴿١٤﴾
41 - Suçlular simalarından tanınır da, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar.
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٢٤﴾
42 - O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
هٰذِه۪ جَهَنَّمُ الَّت۪ي يُكَذِّبُ بِهَا الْمُجْرِمُونَۢ ﴿٣٤﴾
43 - İşte bu suçluların yalanladıkları cehennemdir.
يَطُوفُونَ بَيْنَهَا وَبَيْنَ حَم۪يمٍ اٰنٍۚ ﴿٤٤﴾
44 - Onlar, cehennem ateşi ile yüksek derecede kaynar su arasında gider gelirler.
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ۟ ﴿٥٤﴾
45 - O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
وَلِمَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّه۪ جَنَّتَانِۚ ﴿٦٤﴾
46 - Rabbinin huzurunda (hesap vermek üzere) duracağından korkan kimseye iki cennet vardır.
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۙ ﴿٧٤﴾
47 - O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
ذَوَاتَٓا اَفْنَانٍۚ ﴿٨٤﴾
48 - İki cennet de (ağaçlar, meyveler, rengârenk bitkiler gibi) çeşit çeşit güzelliklerle bezenmiştir.
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٩٤﴾
49 - O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
ف۪يهِمَا عَيْنَانِ تَجْرِيَانِۚ ﴿٠٥﴾
50 - İçlerinde akan iki pınar vardır.
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿١٥﴾
51 - O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
ف۪يهِمَا مِنْ كُلِّ فَاكِهَةٍ زَوْجَانِۚ ﴿٢٥﴾
52 - İkisinde de her meyveden çift çift vardır.
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٣٥﴾
53 - O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
مُتَّكِـ۪ٔينَ عَلٰى فُرُشٍ بَطَٓائِنُهَا مِنْ اِسْتَبْرَقٍۜ وَجَنَا الْجَنَّتَيْنِ دَانٍۚ ﴿٤٥﴾
54 - Onlar astarları kalın ipekten olan döşeklere yaslanırlar. Bu iki cennetin meyveleri (zahmetsizce alınacak kadar) yakındır.
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٥٥﴾
55 - O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
ف۪يهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِۙ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ اِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَٓانٌّۚ ﴿٦٥﴾
56 - Oralarda bakışlarını sadece eşlerine çevirmiş dilberler vardır. Onlara eşlerinden önce ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur.
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ ﴿٧٥﴾
57 - O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
كَاَنَّهُنَّ الْيَاقُوتُ وَالْمَرْجَانُۚ ﴿٨٥﴾
58 - Onlar sanki yakut ve mercandır.
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٩٥﴾
59 - O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
هَلْ جَزَٓاءُ الْاِحْسَانِ اِلَّا الْاِحْسَانُۚ ﴿٠٦﴾
60 - İyiliğin karşılığı, yalnız iyiliktir.
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿١٦﴾
61 - O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
وَمِنْ دُونِهِمَا جَنَّتَانِۚ ﴿٢٦﴾
62 - Bu iki cennetten başka iki cennet daha vardır.
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۙ ﴿٣٦﴾
63 - O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
مُدْهَٓامَّتَانِۚ ﴿٤٦﴾
64 - O iki cennet koyu yeşil renktedir.
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ ﴿٥٦﴾
65 - O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
ف۪يهِمَا عَيْنَانِ نَضَّاخَتَانِۚ ﴿٦٦﴾
66 - İçlerinde kaynayan iki pınar vardır.
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ ﴿٧٦﴾
67 - O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
41 - Suçlular simalarından tanınır da, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar.
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٢٤﴾
42 - O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
هٰذِه۪ جَهَنَّمُ الَّت۪ي يُكَذِّبُ بِهَا الْمُجْرِمُونَۢ ﴿٣٤﴾
43 - İşte bu suçluların yalanladıkları cehennemdir.
يَطُوفُونَ بَيْنَهَا وَبَيْنَ حَم۪يمٍ اٰنٍۚ ﴿٤٤﴾
44 - Onlar, cehennem ateşi ile yüksek derecede kaynar su arasında gider gelirler.
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ۟ ﴿٥٤﴾
45 - O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
وَلِمَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّه۪ جَنَّتَانِۚ ﴿٦٤﴾
46 - Rabbinin huzurunda (hesap vermek üzere) duracağından korkan kimseye iki cennet vardır.
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۙ ﴿٧٤﴾
47 - O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
ذَوَاتَٓا اَفْنَانٍۚ ﴿٨٤﴾
48 - İki cennet de (ağaçlar, meyveler, rengârenk bitkiler gibi) çeşit çeşit güzelliklerle bezenmiştir.
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٩٤﴾
49 - O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
ف۪يهِمَا عَيْنَانِ تَجْرِيَانِۚ ﴿٠٥﴾
50 - İçlerinde akan iki pınar vardır.
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿١٥﴾
51 - O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
ف۪يهِمَا مِنْ كُلِّ فَاكِهَةٍ زَوْجَانِۚ ﴿٢٥﴾
52 - İkisinde de her meyveden çift çift vardır.
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٣٥﴾
53 - O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
مُتَّكِـ۪ٔينَ عَلٰى فُرُشٍ بَطَٓائِنُهَا مِنْ اِسْتَبْرَقٍۜ وَجَنَا الْجَنَّتَيْنِ دَانٍۚ ﴿٤٥﴾
54 - Onlar astarları kalın ipekten olan döşeklere yaslanırlar. Bu iki cennetin meyveleri (zahmetsizce alınacak kadar) yakındır.
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٥٥﴾
55 - O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
ف۪يهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِۙ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ اِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَٓانٌّۚ ﴿٦٥﴾
56 - Oralarda bakışlarını sadece eşlerine çevirmiş dilberler vardır. Onlara eşlerinden önce ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur.
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ ﴿٧٥﴾
57 - O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
كَاَنَّهُنَّ الْيَاقُوتُ وَالْمَرْجَانُۚ ﴿٨٥﴾
58 - Onlar sanki yakut ve mercandır.
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٩٥﴾
59 - O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
هَلْ جَزَٓاءُ الْاِحْسَانِ اِلَّا الْاِحْسَانُۚ ﴿٠٦﴾
60 - İyiliğin karşılığı, yalnız iyiliktir.
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿١٦﴾
61 - O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
وَمِنْ دُونِهِمَا جَنَّتَانِۚ ﴿٢٦﴾
62 - Bu iki cennetten başka iki cennet daha vardır.
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۙ ﴿٣٦﴾
63 - O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
مُدْهَٓامَّتَانِۚ ﴿٤٦﴾
64 - O iki cennet koyu yeşil renktedir.
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ ﴿٥٦﴾
65 - O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
ف۪يهِمَا عَيْنَانِ نَضَّاخَتَانِۚ ﴿٦٦﴾
66 - İçlerinde kaynayan iki pınar vardır.
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ ﴿٧٦﴾
67 - O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Yükleniyor...