وَمَٓا اَمْرُنَٓا اِلَّا وَاحِدَةٌ كَلَمْحٍ بِالْبَصَرِ ﴿٠٥﴾
50 - Emrimiz ancak bir tek emirdir. Göz kırpması gibidir. (Anında gerçekleşir.)
وَلَقَدْ اَهْلَكْنَٓا اَشْيَاعَكُمْ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ ﴿١٥﴾
51 - Andolsun, biz sizin gibileri hep helâk ettik. Fakat var mı düşünüp öğüt alan?
وَكُلُّ شَيْءٍ فَعَلُوهُ فِي الزُّبُرِ ﴿٢٥﴾
52 - İşledikleri her şey ise kitaplarda kayıtlıdır.
وَكُلُّ صَغ۪يرٍ وَكَب۪يرٍ مُسْتَطَرٌ ﴿٣٥﴾
53 - Küçük, büyük her şey satır satır yazılmıştır.
اِنَّ الْمُتَّق۪ينَ ف۪ي جَنَّاتٍ وَنَهَرٍۙ ﴿٤٥﴾
54 - Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar cennetlerde, ırmak başlarındadırlar.
ف۪ي مَقْعَدِ صِدْقٍ عِنْدَ مَل۪يكٍ مُقْتَدِرٍ ﴿٥٥﴾
55 - Muktedir bir hükümdarın katında, doğruluk meclisindedirler.
55-Rahman
٥٥﴾ الرحمن
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
اَلرَّحْمٰنُۙ ﴿١﴾
1 - (1-2) Rahmân, Kur’an’ı öğretti.
عَلَّمَ الْقُرْاٰنَۜ ﴿٢﴾
2 - (1-2) Rahmân, Kur’an’ı öğretti.
خَلَقَ الْاِنْسَانَۙ ﴿٣﴾
3 - İnsanı yarattı.
عَلَّمَهُ الْبَيَانَ ﴿٤﴾
4 - Ona beyanı (düşünüp ifade etmeyi) öğretti.
اَلشَّمْسُ وَالْقَمَرُ بِحُسْبَانٍۖ ﴿٥﴾
5 - Güneş ve ay bir hesaba göre hareket etmektedir.
وَالنَّجْمُ وَالشَّجَرُ يَسْجُدَانِ ﴿٦﴾
6 - Otlar ve ağaçlar (Allah’a) boyun eğerler.
وَالسَّمَٓاءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْم۪يزَانَۙ ﴿٧﴾
7 - Göğü yükseltti ve ölçüyü koydu.
اَلَّا تَطْغَوْا فِي الْم۪يزَانِ ﴿٨﴾
8 - Ölçüde haddi aşmayın.
وَاَق۪يمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْم۪يزَانَ ﴿٩﴾
9 - Tartıyı adaletle yapın, teraziyi eksik tutmayın.
وَالْاَرْضَ وَضَعَهَا لِلْاَنَامِۙ ﴿٠١﴾
10 - Allah, yeri yaratıklar için var etti.
ف۪يهَا فَاكِهَةٌۖ وَالنَّخْلُ ذَاتُ الْاَكْمَامِ ﴿١١﴾
11 - Orada meyve(ler) ve salkımlı hurma ağaçları vardır.
وَالْحَبُّ ذُوالْعَصْفِ وَالرَّيْحَانُۚ ﴿٢١﴾
12 - Yapraklı taneler, hoş kokulu bitkiler vardır.
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٣١﴾
13 - O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
خَلَقَ الْاِنْسَانَ مِنْ صَلْصَالٍ كَالْفَخَّارِۙ ﴿٤١﴾
14 - Allah, insanı pişmiş çamur gibi bir balçıktan yarattı.
وَخَلَقَ الْجَٓانَّ مِنْ مَارِجٍ مِنْ نَارٍۚ ﴿٥١﴾
15 - “Cin”i de yalın bir ateşten yarattı.
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٦١﴾
16 - O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
50 - Emrimiz ancak bir tek emirdir. Göz kırpması gibidir. (Anında gerçekleşir.)
وَلَقَدْ اَهْلَكْنَٓا اَشْيَاعَكُمْ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ ﴿١٥﴾
51 - Andolsun, biz sizin gibileri hep helâk ettik. Fakat var mı düşünüp öğüt alan?
وَكُلُّ شَيْءٍ فَعَلُوهُ فِي الزُّبُرِ ﴿٢٥﴾
52 - İşledikleri her şey ise kitaplarda kayıtlıdır.
وَكُلُّ صَغ۪يرٍ وَكَب۪يرٍ مُسْتَطَرٌ ﴿٣٥﴾
53 - Küçük, büyük her şey satır satır yazılmıştır.
اِنَّ الْمُتَّق۪ينَ ف۪ي جَنَّاتٍ وَنَهَرٍۙ ﴿٤٥﴾
54 - Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar cennetlerde, ırmak başlarındadırlar.
ف۪ي مَقْعَدِ صِدْقٍ عِنْدَ مَل۪يكٍ مُقْتَدِرٍ ﴿٥٥﴾
55 - Muktedir bir hükümdarın katında, doğruluk meclisindedirler.
55-Rahman
٥٥﴾ الرحمن
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
اَلرَّحْمٰنُۙ ﴿١﴾
1 - (1-2) Rahmân, Kur’an’ı öğretti.
عَلَّمَ الْقُرْاٰنَۜ ﴿٢﴾
2 - (1-2) Rahmân, Kur’an’ı öğretti.
خَلَقَ الْاِنْسَانَۙ ﴿٣﴾
3 - İnsanı yarattı.
عَلَّمَهُ الْبَيَانَ ﴿٤﴾
4 - Ona beyanı (düşünüp ifade etmeyi) öğretti.
اَلشَّمْسُ وَالْقَمَرُ بِحُسْبَانٍۖ ﴿٥﴾
5 - Güneş ve ay bir hesaba göre hareket etmektedir.
وَالنَّجْمُ وَالشَّجَرُ يَسْجُدَانِ ﴿٦﴾
6 - Otlar ve ağaçlar (Allah’a) boyun eğerler.
وَالسَّمَٓاءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْم۪يزَانَۙ ﴿٧﴾
7 - Göğü yükseltti ve ölçüyü koydu.
اَلَّا تَطْغَوْا فِي الْم۪يزَانِ ﴿٨﴾
8 - Ölçüde haddi aşmayın.
وَاَق۪يمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْم۪يزَانَ ﴿٩﴾
9 - Tartıyı adaletle yapın, teraziyi eksik tutmayın.
وَالْاَرْضَ وَضَعَهَا لِلْاَنَامِۙ ﴿٠١﴾
10 - Allah, yeri yaratıklar için var etti.
ف۪يهَا فَاكِهَةٌۖ وَالنَّخْلُ ذَاتُ الْاَكْمَامِ ﴿١١﴾
11 - Orada meyve(ler) ve salkımlı hurma ağaçları vardır.
وَالْحَبُّ ذُوالْعَصْفِ وَالرَّيْحَانُۚ ﴿٢١﴾
12 - Yapraklı taneler, hoş kokulu bitkiler vardır.
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٣١﴾
13 - O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
خَلَقَ الْاِنْسَانَ مِنْ صَلْصَالٍ كَالْفَخَّارِۙ ﴿٤١﴾
14 - Allah, insanı pişmiş çamur gibi bir balçıktan yarattı.
وَخَلَقَ الْجَٓانَّ مِنْ مَارِجٍ مِنْ نَارٍۚ ﴿٥١﴾
15 - “Cin”i de yalın bir ateşten yarattı.
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٦١﴾
16 - O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Yükleniyor...