اِنَّهُ لَقُرْاٰنٌ كَر۪يمٌۙ ﴿٧٧﴾
77 - O, elbette değerli bir Kur’an’dır.
ف۪ي كِتَابٍ مَكْنُونٍۙ ﴿٨٧﴾
78 - Korunmuş bir kitaptadır.
لَا يَمَسُّهُٓ اِلَّا الْمُطَهَّرُونَۜ ﴿٩٧﴾
79 - Ona, ancak tertemiz olanlar dokunabilir.
تَنْز۪يلٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ ﴿٠٨﴾
80 - Âlemlerin Rabb’inden indirilmedir.
اَفَبِهٰذَا الْحَد۪يثِ اَنْتُمْ مُدْهِنُونَۙ ﴿١٨﴾
وَتَجْعَلُونَ رِزْقَـكُمْ اَنَّكُمْ تُكَذِّبُونَ ﴿٢٨﴾
(81-82) Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz ve Allah’ın verdiği rızka O’nu yalanlayarak mı şükrediyorsunuz?
فَلَوْلَٓا اِذَا بَلَغَتِ الْحُلْقُومَۙ ﴿٣٨﴾
83 - Can boğaza geldiğinde, onu geri döndürsenize!
وَاَنْتُمْ ح۪ينَئِذٍ تَنْظُرُونَۙ ﴿٤٨﴾
84 - Oysa siz o zaman bakıp durursunuz.
وَنَحْنُ اَقْرَبُ اِلَيْهِ مِنْكُمْ وَلٰـكِنْ لَا تُبْصِرُونَ ﴿٥٨﴾
85 - Biz ise ona sizden daha yakınız. Fakat siz göremezsiniz.
فَلَوْلَٓا اِنْ كُنْتُمْ غَيْرَ مَد۪ين۪ينَۙ ﴿٦٨﴾
تَرْجِعُونَـهَٓا اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ ﴿٧٨﴾
(86-87) Eğer hesaba çekilmeyecekseniz ve doğru söyleyenler iseniz, onu geri döndürsenize!
فَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنَ الْمُقَرَّب۪ينَۙ ﴿٨٨﴾
فَرَوْحٌ وَرَيْحَانٌ وَجَنَّتُ نَع۪يمٍ ﴿٩٨﴾
(88-89) Fakat (ölen kişi) Allah’a yakın kılınmışlardan ise, ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır.
وَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنْ اَصْحَابِ الْيَم۪ينِۙ ﴿٠٩﴾
فَسَلَامٌ لَكَ مِنْ اَصْحَابِ الْيَم۪ينِ ﴿١٩﴾
(90-91) Eğer Ahiret mutluluğuna ermiş kişilerden ise, kendisine, “Selâm sana Ahiret mutluluğuna ermişlerden!” denir.
وَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنَ الْمُكَذِّب۪ينَ الضَّٓالّ۪ينَۙ ﴿٢٩﴾
فَنُزُلٌ مِنْ حَم۪يمٍۙ ﴿٣٩﴾
(92-93) Ama haktan sapan yalancılardan ise, işte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır.
وَتَصْلِيَةُ جَح۪يمٍۙ ﴿٤٩﴾
94 - Bir de cehenneme atılma vardır.
اِنَّ هٰذَا لَهُوَ حَقُّ الْيَق۪ينِۚ ﴿٥٩﴾
95 - Şüphesiz bu, kesin gerçektir.
فَسَبِّـحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظ۪يمِ ﴿٦٩﴾
96 - Öyleyse yüce Rabbinin adını tesbih et.
57-Hadid
٧٥﴾ الحديد
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
سَبَّحَ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ ﴿١﴾
1 - Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’ı tespih etmektedir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ يُحْـي۪ وَيُم۪يتُۚ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ ﴿٢﴾
2 - Göklerin ve yerin hükümranlığı yalnızca O’nundur. Diriltir, öldürür. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
هُوَ الْاَوَّلُ وَالْاٰخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُۚ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمٌ ﴿٣﴾
3 - O, ilk ve sondur. Zâhir ve Bâtın’dır. O, her şeyi hakkıyla bilendir.
77 - O, elbette değerli bir Kur’an’dır.
ف۪ي كِتَابٍ مَكْنُونٍۙ ﴿٨٧﴾
78 - Korunmuş bir kitaptadır.
لَا يَمَسُّهُٓ اِلَّا الْمُطَهَّرُونَۜ ﴿٩٧﴾
79 - Ona, ancak tertemiz olanlar dokunabilir.
تَنْز۪يلٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ ﴿٠٨﴾
80 - Âlemlerin Rabb’inden indirilmedir.
اَفَبِهٰذَا الْحَد۪يثِ اَنْتُمْ مُدْهِنُونَۙ ﴿١٨﴾
وَتَجْعَلُونَ رِزْقَـكُمْ اَنَّكُمْ تُكَذِّبُونَ ﴿٢٨﴾
(81-82) Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz ve Allah’ın verdiği rızka O’nu yalanlayarak mı şükrediyorsunuz?
فَلَوْلَٓا اِذَا بَلَغَتِ الْحُلْقُومَۙ ﴿٣٨﴾
83 - Can boğaza geldiğinde, onu geri döndürsenize!
وَاَنْتُمْ ح۪ينَئِذٍ تَنْظُرُونَۙ ﴿٤٨﴾
84 - Oysa siz o zaman bakıp durursunuz.
وَنَحْنُ اَقْرَبُ اِلَيْهِ مِنْكُمْ وَلٰـكِنْ لَا تُبْصِرُونَ ﴿٥٨﴾
85 - Biz ise ona sizden daha yakınız. Fakat siz göremezsiniz.
فَلَوْلَٓا اِنْ كُنْتُمْ غَيْرَ مَد۪ين۪ينَۙ ﴿٦٨﴾
تَرْجِعُونَـهَٓا اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ ﴿٧٨﴾
(86-87) Eğer hesaba çekilmeyecekseniz ve doğru söyleyenler iseniz, onu geri döndürsenize!
فَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنَ الْمُقَرَّب۪ينَۙ ﴿٨٨﴾
فَرَوْحٌ وَرَيْحَانٌ وَجَنَّتُ نَع۪يمٍ ﴿٩٨﴾
(88-89) Fakat (ölen kişi) Allah’a yakın kılınmışlardan ise, ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır.
وَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنْ اَصْحَابِ الْيَم۪ينِۙ ﴿٠٩﴾
فَسَلَامٌ لَكَ مِنْ اَصْحَابِ الْيَم۪ينِ ﴿١٩﴾
(90-91) Eğer Ahiret mutluluğuna ermiş kişilerden ise, kendisine, “Selâm sana Ahiret mutluluğuna ermişlerden!” denir.
وَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنَ الْمُكَذِّب۪ينَ الضَّٓالّ۪ينَۙ ﴿٢٩﴾
فَنُزُلٌ مِنْ حَم۪يمٍۙ ﴿٣٩﴾
(92-93) Ama haktan sapan yalancılardan ise, işte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır.
وَتَصْلِيَةُ جَح۪يمٍۙ ﴿٤٩﴾
94 - Bir de cehenneme atılma vardır.
اِنَّ هٰذَا لَهُوَ حَقُّ الْيَق۪ينِۚ ﴿٥٩﴾
95 - Şüphesiz bu, kesin gerçektir.
فَسَبِّـحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظ۪يمِ ﴿٦٩﴾
96 - Öyleyse yüce Rabbinin adını tesbih et.
57-Hadid
٧٥﴾ الحديد
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
سَبَّحَ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ ﴿١﴾
1 - Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’ı tespih etmektedir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ يُحْـي۪ وَيُم۪يتُۚ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ ﴿٢﴾
2 - Göklerin ve yerin hükümranlığı yalnızca O’nundur. Diriltir, öldürür. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
هُوَ الْاَوَّلُ وَالْاٰخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُۚ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمٌ ﴿٣﴾
3 - O, ilk ve sondur. Zâhir ve Bâtın’dır. O, her şeyi hakkıyla bilendir.
Yükleniyor...