مَا لَـكُمْ لَا تَنَاصَرُونَ ﴿٥٢﴾
25 - Onlara, “Ne diye yardımlaşmıyorsunuz?” denir.
بَلْ هُمُ الْيَوْمَ مُسْتَسْلِمُونَ ﴿٦٢﴾
26 - Hayır, onlar bugün teslim olmuş kimselerdir.
وَاَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلٰى بَعْضٍ يَتَسَٓاءَلُونَ ﴿٧٢﴾
27 - Birbirlerine yönelip sorarlar (çekişirler).
قَالُٓوا اِنَّكُمْ كُنْتُمْ تَأْتُونَنَا عَنِ الْيَم۪ينِ ﴿٨٢﴾
28 - Şöyle derler: “Siz bize sağdan gelirdiniz. Bize haktan yana görünürdünüz.”
قَالُوا بَلْ لَمْ تَكُونُوا مُؤْمِن۪ينَۚ ﴿٩٢﴾
29 - Diğerleri de onlara şöyle derler: “Hayır, siz zaten mü’min kimseler değildiniz.”
وَمَا كَانَ لَنَا عَلَيْكُمْ مِنْ سُلْطَانٍۚ بَلْ كُنْتُمْ قَوْماً طَاغ۪ينَ ﴿٠٣﴾
30 - “Bizim, sizin üzerinizde hiçbir hâkimiyetimiz yoktu. Hatta siz azgın bir kavimdiniz.”
فَحَقَّ عَلَيْنَا قَوْلُ رَبِّنَاۗ اِنَّا لَذَٓائِقُونَ ﴿١٣﴾
31 - “Artık Rabbimizin sözü (azap) bizim hakkımızda gerçekleşti. Biz onu mutlaka tadacağız.”
فَاَغْوَيْنَاكُمْ اِنَّا كُنَّا غَاو۪ينَ ﴿٢٣﴾
32 - “Evet, biz sizi saptırdık. Çünkü biz de sapkın kimselerdik.”
فَاِنَّهُمْ يَوْمَئِذٍ فِي الْعَذَابِ مُشْتَرِكُونَ ﴿٣٣﴾
33 - Artık onlar o gün azapta ortaktırlar.
اِنَّا كَذٰلِكَ نَفْعَلُ بِالْمُجْرِم۪ينَ ﴿٤٣﴾
34 - İşte biz suçlulara böyle yaparız.
اِنَّهُمْ كَانُٓوا اِذَا ق۪يلَ لَهُمْ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ يَسْتَكْبِرُونَۙ ﴿٥٣﴾
35 - Çünkü onlar, kendilerine, “Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur” denildiği zaman, inanmayıp büyüklük taslıyorlardı.
وَيَقُولُونَ اَئِنَّا لَتَارِكُٓوا اٰلِهَتِنَا لِشَاعِرٍ مَجْنُونٍۜ ﴿٦٣﴾
36 - “Biz, deli bir şair için ilâhlarımızı mı terk edeceğiz?” diyorlardı.
بَلْ جَٓاءَ بِالْحَقِّ وَصَدَّقَ الْمُرْسَل۪ينَ ﴿٧٣﴾
37 - Hayır, öyle değil. O, hakkı getirmiş, (önceki) peygamberleri de tasdik etmiştir.
اِنَّكُمْ لَذَٓائِقُوا الْعَذَابِ الْاَل۪يمِۚ ﴿٨٣﴾
38 - Şüphesiz siz mutlaka elem dolu azabı tadacaksınız.
وَمَا تُجْزَوْنَ اِلَّا مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَۙ ﴿٩٣﴾
39 - Siz ancak işlediklerinizin karşılığı ile cezalandırılırsınız.
اِلَّا عِبَادَ اللّٰهِ الْمُخْلَص۪ينَ ﴿٠٤﴾
40 - Ancak Allah’ın halis kulları başka.
اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ رِزْقٌ مَعْلُومٌۙ ﴿١٤﴾
فَوَاكِهُۚ وَهُمْ مُكْرَمُونَۙ ﴿٢٤﴾
(41-42) İşte onlar için belli bir rızık, meyveler vardır. Onlar ikram gören kimselerdir.
ف۪ي جَنَّاتِ النَّع۪يمِۙ ﴿٣٤﴾
43 - Onlar Naîm cennetlerindedirler.
عَلٰى سُرُرٍ مُتَقَابِل۪ينَ ﴿٤٤﴾
44 - Koltuklar üzerinde karşılıklı olarak otururlar.
يُطَافُ عَلَيْهِمْ بِكَأْسٍ مِنْ مَع۪ينٍۙ ﴿٥٤﴾
بَيْضَٓاءَ لَذَّةٍ لِلشَّارِب۪ينَۚ ﴿٦٤﴾
(45-46) Onların etrafında cennet pınarından doldurulmuş, berrak ve içenlere lezzet veren kadehler dolaştırılır.
لَا ف۪يهَا غَوْلٌ وَلَا هُمْ عَنْهَا يُنْزَفُونَ ﴿٧٤﴾
47 - Onda baş döndürme özelliği yoktur. Onlar, onu içmekle sarhoş da olmazlar.
وَعِنْدَهُمْ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ ع۪ينٌۙ ﴿٨٤﴾
48 - Yanlarında bakışlarını yalnızca kendilerine çevirmiş iri gözlü eşler vardır.
كَاَنَّهُنَّ بَيْضٌ مَكْنُونٌ ﴿٩٤﴾
49 - Sanki onlar (beyazlıklarıyla), saklanmış (gün yüzü görmemiş) yumurtalardır.
فَاَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلٰى بَعْضٍ يَتَسَٓاءَلُونَ ﴿٠٥﴾
50 - Derken birbirlerine yönelip sorarlar.
قَالَ قَٓائِلٌ مِنْهُمْ اِنّ۪ي كَانَ ل۪ي قَر۪ينٌۙ ﴿١٥﴾
51 - İçlerinden biri der ki: “Benim bir arkadaşım vardı.”
25 - Onlara, “Ne diye yardımlaşmıyorsunuz?” denir.
بَلْ هُمُ الْيَوْمَ مُسْتَسْلِمُونَ ﴿٦٢﴾
26 - Hayır, onlar bugün teslim olmuş kimselerdir.
وَاَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلٰى بَعْضٍ يَتَسَٓاءَلُونَ ﴿٧٢﴾
27 - Birbirlerine yönelip sorarlar (çekişirler).
قَالُٓوا اِنَّكُمْ كُنْتُمْ تَأْتُونَنَا عَنِ الْيَم۪ينِ ﴿٨٢﴾
28 - Şöyle derler: “Siz bize sağdan gelirdiniz. Bize haktan yana görünürdünüz.”
قَالُوا بَلْ لَمْ تَكُونُوا مُؤْمِن۪ينَۚ ﴿٩٢﴾
29 - Diğerleri de onlara şöyle derler: “Hayır, siz zaten mü’min kimseler değildiniz.”
وَمَا كَانَ لَنَا عَلَيْكُمْ مِنْ سُلْطَانٍۚ بَلْ كُنْتُمْ قَوْماً طَاغ۪ينَ ﴿٠٣﴾
30 - “Bizim, sizin üzerinizde hiçbir hâkimiyetimiz yoktu. Hatta siz azgın bir kavimdiniz.”
فَحَقَّ عَلَيْنَا قَوْلُ رَبِّنَاۗ اِنَّا لَذَٓائِقُونَ ﴿١٣﴾
31 - “Artık Rabbimizin sözü (azap) bizim hakkımızda gerçekleşti. Biz onu mutlaka tadacağız.”
فَاَغْوَيْنَاكُمْ اِنَّا كُنَّا غَاو۪ينَ ﴿٢٣﴾
32 - “Evet, biz sizi saptırdık. Çünkü biz de sapkın kimselerdik.”
فَاِنَّهُمْ يَوْمَئِذٍ فِي الْعَذَابِ مُشْتَرِكُونَ ﴿٣٣﴾
33 - Artık onlar o gün azapta ortaktırlar.
اِنَّا كَذٰلِكَ نَفْعَلُ بِالْمُجْرِم۪ينَ ﴿٤٣﴾
34 - İşte biz suçlulara böyle yaparız.
اِنَّهُمْ كَانُٓوا اِذَا ق۪يلَ لَهُمْ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ يَسْتَكْبِرُونَۙ ﴿٥٣﴾
35 - Çünkü onlar, kendilerine, “Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur” denildiği zaman, inanmayıp büyüklük taslıyorlardı.
وَيَقُولُونَ اَئِنَّا لَتَارِكُٓوا اٰلِهَتِنَا لِشَاعِرٍ مَجْنُونٍۜ ﴿٦٣﴾
36 - “Biz, deli bir şair için ilâhlarımızı mı terk edeceğiz?” diyorlardı.
بَلْ جَٓاءَ بِالْحَقِّ وَصَدَّقَ الْمُرْسَل۪ينَ ﴿٧٣﴾
37 - Hayır, öyle değil. O, hakkı getirmiş, (önceki) peygamberleri de tasdik etmiştir.
اِنَّكُمْ لَذَٓائِقُوا الْعَذَابِ الْاَل۪يمِۚ ﴿٨٣﴾
38 - Şüphesiz siz mutlaka elem dolu azabı tadacaksınız.
وَمَا تُجْزَوْنَ اِلَّا مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَۙ ﴿٩٣﴾
39 - Siz ancak işlediklerinizin karşılığı ile cezalandırılırsınız.
اِلَّا عِبَادَ اللّٰهِ الْمُخْلَص۪ينَ ﴿٠٤﴾
40 - Ancak Allah’ın halis kulları başka.
اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ رِزْقٌ مَعْلُومٌۙ ﴿١٤﴾
فَوَاكِهُۚ وَهُمْ مُكْرَمُونَۙ ﴿٢٤﴾
(41-42) İşte onlar için belli bir rızık, meyveler vardır. Onlar ikram gören kimselerdir.
ف۪ي جَنَّاتِ النَّع۪يمِۙ ﴿٣٤﴾
43 - Onlar Naîm cennetlerindedirler.
عَلٰى سُرُرٍ مُتَقَابِل۪ينَ ﴿٤٤﴾
44 - Koltuklar üzerinde karşılıklı olarak otururlar.
يُطَافُ عَلَيْهِمْ بِكَأْسٍ مِنْ مَع۪ينٍۙ ﴿٥٤﴾
بَيْضَٓاءَ لَذَّةٍ لِلشَّارِب۪ينَۚ ﴿٦٤﴾
(45-46) Onların etrafında cennet pınarından doldurulmuş, berrak ve içenlere lezzet veren kadehler dolaştırılır.
لَا ف۪يهَا غَوْلٌ وَلَا هُمْ عَنْهَا يُنْزَفُونَ ﴿٧٤﴾
47 - Onda baş döndürme özelliği yoktur. Onlar, onu içmekle sarhoş da olmazlar.
وَعِنْدَهُمْ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ ع۪ينٌۙ ﴿٨٤﴾
48 - Yanlarında bakışlarını yalnızca kendilerine çevirmiş iri gözlü eşler vardır.
كَاَنَّهُنَّ بَيْضٌ مَكْنُونٌ ﴿٩٤﴾
49 - Sanki onlar (beyazlıklarıyla), saklanmış (gün yüzü görmemiş) yumurtalardır.
فَاَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلٰى بَعْضٍ يَتَسَٓاءَلُونَ ﴿٠٥﴾
50 - Derken birbirlerine yönelip sorarlar.
قَالَ قَٓائِلٌ مِنْهُمْ اِنّ۪ي كَانَ ل۪ي قَر۪ينٌۙ ﴿١٥﴾
51 - İçlerinden biri der ki: “Benim bir arkadaşım vardı.”
Yükleniyor...