اِلَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَلَهُمْ اَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍۜ ﴿٦﴾
6 - Ancak, iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar için devamlı bir mükâfat vardır.
فَمَا يُكَذِّبُكَ بَعْدُ بِالدّ۪ينِۜ ﴿٧﴾
7 - (Ey insan!) Böyle iken, hangi şey sana hesap ve cezayı yalanlatıyor?
اَلَيْسَ اللّٰهُ بِاَحْكَمِ الْحَاكِم۪ينَ ﴿٨﴾
8 - Allah, hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil midir?
96-Alak
٦٩﴾ العلق
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
اِقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذ۪ي خَلَقَۚ ﴿١﴾
خَلَقَ الْاِنْسَانَ مِنْ عَلَقٍۚ ﴿٢﴾
(1-2) Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı “alak”dan yarattı.
اِقْرَأْ وَرَبُّكَ الْاَكْرَمُۙ ﴿٣﴾
3 - Oku! Senin Rabbin en cömert olandır.
اَلَّذ۪ي عَلَّمَ بِالْقَلَمِۙ ﴿٤﴾
عَلَّمَ الْاِنْسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْۜ ﴿٥﴾
(4-5) O, kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir.
كَلَّٓا اِنَّ الْاِنْسَانَ لَيَطْغٰىۙ ﴿٦﴾
اَنْ رَاٰهُ اسْتَغْنٰىۜ ﴿٧﴾
(6-7) Hayır, insan kendini yeterli gördüğü için mutlaka azgınlık eder.
اِنَّ اِلٰى رَبِّكَ الرُّجْعٰىۜ ﴿٨﴾
8 - Şüphesiz dönüş ancak Rabbinedir.
اَرَاَيْتَ الَّذ۪ي يَنْهٰىۙ ﴿٩﴾
عَبْداً اِذَا صَلّٰىۜ ﴿٠١﴾
(9-10) Sen, namaz kıldığında kulu (bundan) engelleyeni gördün mü?
اَرَاَيْتَ اِنْ كَانَ عَلَى الْهُدٰىۙ ﴿١١﴾
اَوْ اَمَرَ بِالتَّقْوٰىۜ ﴿٢١﴾
(11-12) Ne dersin, ya o (engellenen kul) hidâyet üzere ise; ya da takvayı (Allah’a karşı gelmekten sakınmayı) emrediyorsa?
اَرَاَيْتَ اِنْ كَذَّبَ وَتَوَلّٰىۜ ﴿٣١﴾
13 - Ne dersin engelleyen, Peygamberi yalanlamış ve yüz çevirmişse!?
اَلَمْ يَعْلَمْ بِاَنَّ اللّٰهَ يَرٰىۜ ﴿٤١﴾
14 - O Allah’ın, her şeyi gördüğünü bilmiyor mu?
كَلَّا لَئِنْ لَمْ يَنْتَهِ۬ لَنَسْفَعاً بِالنَّاصِيَةِۙ ﴿٥١﴾
نَاصِيَةٍ كَاذِبَةٍ خَاطِئَةٍۚ ﴿٦١﴾
(15-16) Hayır! Andolsun, eğer vazgeçmezse, muhakkak onu perçeminden; o yalancı, günahkâr perçeminden yakalarız.
فَلْيَدْعُ نَادِيَهُۙ ﴿٧١﴾
17 - Haydi, taraftarlarını çağırsın.
سَنَدْعُ الزَّبَانِيَةَۙ ﴿٨١﴾
18 - Biz de zebânileri çağıracağız.
كَلَّاۜ لَا تُطِعْهُ وَاسْجُدْ وَاقْتَرِبْ ﴿٩١﴾
19 - Hayır! Sakın sen ona uyma; secde et ve Rabbine yaklaş.
6 - Ancak, iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar için devamlı bir mükâfat vardır.
فَمَا يُكَذِّبُكَ بَعْدُ بِالدّ۪ينِۜ ﴿٧﴾
7 - (Ey insan!) Böyle iken, hangi şey sana hesap ve cezayı yalanlatıyor?
اَلَيْسَ اللّٰهُ بِاَحْكَمِ الْحَاكِم۪ينَ ﴿٨﴾
8 - Allah, hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil midir?
96-Alak
٦٩﴾ العلق
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
اِقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذ۪ي خَلَقَۚ ﴿١﴾
خَلَقَ الْاِنْسَانَ مِنْ عَلَقٍۚ ﴿٢﴾
(1-2) Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı “alak”dan yarattı.
اِقْرَأْ وَرَبُّكَ الْاَكْرَمُۙ ﴿٣﴾
3 - Oku! Senin Rabbin en cömert olandır.
اَلَّذ۪ي عَلَّمَ بِالْقَلَمِۙ ﴿٤﴾
عَلَّمَ الْاِنْسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْۜ ﴿٥﴾
(4-5) O, kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir.
كَلَّٓا اِنَّ الْاِنْسَانَ لَيَطْغٰىۙ ﴿٦﴾
اَنْ رَاٰهُ اسْتَغْنٰىۜ ﴿٧﴾
(6-7) Hayır, insan kendini yeterli gördüğü için mutlaka azgınlık eder.
اِنَّ اِلٰى رَبِّكَ الرُّجْعٰىۜ ﴿٨﴾
8 - Şüphesiz dönüş ancak Rabbinedir.
اَرَاَيْتَ الَّذ۪ي يَنْهٰىۙ ﴿٩﴾
عَبْداً اِذَا صَلّٰىۜ ﴿٠١﴾
(9-10) Sen, namaz kıldığında kulu (bundan) engelleyeni gördün mü?
اَرَاَيْتَ اِنْ كَانَ عَلَى الْهُدٰىۙ ﴿١١﴾
اَوْ اَمَرَ بِالتَّقْوٰىۜ ﴿٢١﴾
(11-12) Ne dersin, ya o (engellenen kul) hidâyet üzere ise; ya da takvayı (Allah’a karşı gelmekten sakınmayı) emrediyorsa?
اَرَاَيْتَ اِنْ كَذَّبَ وَتَوَلّٰىۜ ﴿٣١﴾
13 - Ne dersin engelleyen, Peygamberi yalanlamış ve yüz çevirmişse!?
اَلَمْ يَعْلَمْ بِاَنَّ اللّٰهَ يَرٰىۜ ﴿٤١﴾
14 - O Allah’ın, her şeyi gördüğünü bilmiyor mu?
كَلَّا لَئِنْ لَمْ يَنْتَهِ۬ لَنَسْفَعاً بِالنَّاصِيَةِۙ ﴿٥١﴾
نَاصِيَةٍ كَاذِبَةٍ خَاطِئَةٍۚ ﴿٦١﴾
(15-16) Hayır! Andolsun, eğer vazgeçmezse, muhakkak onu perçeminden; o yalancı, günahkâr perçeminden yakalarız.
فَلْيَدْعُ نَادِيَهُۙ ﴿٧١﴾
17 - Haydi, taraftarlarını çağırsın.
سَنَدْعُ الزَّبَانِيَةَۙ ﴿٨١﴾
18 - Biz de zebânileri çağıracağız.
كَلَّاۜ لَا تُطِعْهُ وَاسْجُدْ وَاقْتَرِبْ ﴿٩١﴾
19 - Hayır! Sakın sen ona uyma; secde et ve Rabbine yaklaş.
Yükleniyor...