âyetlerinin gayet yüksek ve gayet geniş hakikatlerini temsil ve tanzir ile akla kabul ettirir ve kalbi ikna eder bir tarzda beyan ediyor. Âhirinde, nefs-i emmareye müessir bir sille-i ikaz var. Nefse esir olan onu okusa ve kabul etse, esaretten kurtulur.

ONDÖRDÜNCÜ SÖZ'ÜN HÂTİMESİ: 169

Gafil kafaya bir tokmak ve bir ders-i ibrettir.

ONDÖRDÜNCÜ SÖZ'ÜN ZEYLİ: 171

Zelzele hakkında ehemmiyetli altı suale cevabdır.

ONBEŞİNCİ SÖZ:

76

وَلَقَدْ زَيَّنَّا السَّمَٓاءَ الدُّنْيَا بِمَصَاب۪يحَ وَجَعَلْنَاهَا رُجُومًا لِلشَّيَاط۪ينِ

âyetinin mealinde ve melaike ile şeytanların mübarezeleri hakkındaki âyâtın, kozmoğrafyacıların dar akıllarına yerleşmeyen mühim bir sırrını, "Yedi Basamak" namıyla yedi muhkem hüccet ve metin bir mukaddeme ile tefsir ediyor. Ve şu âyetin semasından evham-ı şeytaniyeyi recmedip tardeder.

ONBEŞİNCİ SÖZ'ÜN ZEYLİ: 183

Kur'anın Kelâmullah ve Hazret-i Muhammed (A.S.M.) Allah'ın Resulü olduğunu mukni' delillerle isbat eden, münazara tarzında yazılmış belig bir risaledir.

ONALTINCI SÖZ:

93

اِنَّمَٓا اَمْرُهُٓ اِذَٓا اَرَادَ شَيْئًا اَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ ٭ فَسُبْحَانَ الَّذ۪ى بِيَدِه۪ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ

âyetlerinin mealindeki çok âyâtın ifade ettiği: "Ehadiyet-i zâtiyesi ile külliyet-i ef'al; ve vahdet-i şahsiyesiyle muinsiz umumiyet-i rububiyet ve ferdaniyetiyle şeriksiz şümul-ü tasarrufat; ve mekândan münezzehiyetiyle her yerde hazır bulunması ve nihayetsiz ulviyetiyle herşeye yakın

Yükleniyor...