Üçüncüsü:
Hikmet-i Mi'rac nedir?
Dördüncüsü:
Mi'racın semerat ve faidesi nedir?
BİRİNCİ ESAS
Mi'racın sırr-ı lüzumu:
Meselâ deniliyor ki: "Cenab-ı Hak
اَقْرَبُ اِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَر۪يدِ
dir. Herşeye, herşeyden daha yakındır. Cisimden, mekândan münezzehtir. Her veli, kalbi içinde onunla görüşebilir. Neden dolayı velayet-i Ahmediye (A.S.M.) Mi'rac gibi uzun bir seyahatın neticesinden sonra, her velinin kendi kalbinde muvaffak olduğu münacata muvaffak oluyor?"
Elcevab:
Şu sırr-ı gamızı "iki temsil" ile fehme takrib ediyoruz. Onikinci Söz'ün sırr-ı i'caz-ı Kur'an ve sırr-ı Mi'rac hakkında olan şu iki temsili dinle:
Birinci Temsil:
Bir sultanın iki çeşit mükâlemesi, sohbeti, görüşmesi vardır. İki tarzda hitabı, iltifatı vardır. Birisi: Âmi bir raiyetiyle cüz'î bir iş için, hususî bir hacete dair, has bir telefonla sohbet etmektir. Diğeri: Saltanat-ı uzma ünvanıyla ve hilafet-i kübra namıyla ve hâkimiyet-i âmme haysiyetiyle ve evamirini etrafa neşir ve teşhir maksadıyla, o işlerle alâkadar bir elçisiyle veya o evamir ile münasebetdar büyük bir memuru ile konuşmaktır, sohbet etmektir. Ve haşmetini izhar eden ulvî bir fermanla bir mükâlemedir.
İşte
وَ لِلّٰهِ الْمَثَلُ الْاَعْلٰى
şu temsil gibi: Şu kâinat Hâlıkının ve Mâlik-ül Mülk Vel Melekût'un ve Hâkim-i Ezel ve Ebed'in iki tarzda mükâlemesi, sohbeti, iltifatı vardır. Birisi cüz'î ve has, diğeri küllî ve âmm... İşte Mi'rac, velayet-i Ahmediyenin (A.S.M.) bütün velayatın fevkinde bir külliyet, bir ulviyet suretinde bir tezahürüdür ki; bütün kâinatın Rabbi ismiyle, bütün mevcudatın Hâlıkı ünvanıyla Cenab-ı Hakk'ın sohbetine ve münacatına müşerrefiyettir.
İkinci Temsil:
Bir adam elindeki bir âyineyi güneşe karşı tutar. O âyine kendi miktarınca bir ışık ve yedi rengi hâvi bir ziyayı, bir aksi, şemsten alır. Onun nisbetinde güneşle münasebetdar olur, sohbet eder. Ve o ışıklı âyineyi karanlıklı hanesine veya dam altındaki küçük, hususî bağına tevcih etse; güneşin kıymeti nisbetinde değil, belki o âyinenin
Hikmet-i Mi'rac nedir?
Dördüncüsü:
Mi'racın semerat ve faidesi nedir?
BİRİNCİ ESAS
Mi'racın sırr-ı lüzumu:
Meselâ deniliyor ki: "Cenab-ı Hak
اَقْرَبُ اِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَر۪يدِ
dir. Herşeye, herşeyden daha yakındır. Cisimden, mekândan münezzehtir. Her veli, kalbi içinde onunla görüşebilir. Neden dolayı velayet-i Ahmediye (A.S.M.) Mi'rac gibi uzun bir seyahatın neticesinden sonra, her velinin kendi kalbinde muvaffak olduğu münacata muvaffak oluyor?"
Elcevab:
Şu sırr-ı gamızı "iki temsil" ile fehme takrib ediyoruz. Onikinci Söz'ün sırr-ı i'caz-ı Kur'an ve sırr-ı Mi'rac hakkında olan şu iki temsili dinle:
Birinci Temsil:
Bir sultanın iki çeşit mükâlemesi, sohbeti, görüşmesi vardır. İki tarzda hitabı, iltifatı vardır. Birisi: Âmi bir raiyetiyle cüz'î bir iş için, hususî bir hacete dair, has bir telefonla sohbet etmektir. Diğeri: Saltanat-ı uzma ünvanıyla ve hilafet-i kübra namıyla ve hâkimiyet-i âmme haysiyetiyle ve evamirini etrafa neşir ve teşhir maksadıyla, o işlerle alâkadar bir elçisiyle veya o evamir ile münasebetdar büyük bir memuru ile konuşmaktır, sohbet etmektir. Ve haşmetini izhar eden ulvî bir fermanla bir mükâlemedir.
İşte
وَ لِلّٰهِ الْمَثَلُ الْاَعْلٰى
şu temsil gibi: Şu kâinat Hâlıkının ve Mâlik-ül Mülk Vel Melekût'un ve Hâkim-i Ezel ve Ebed'in iki tarzda mükâlemesi, sohbeti, iltifatı vardır. Birisi cüz'î ve has, diğeri küllî ve âmm... İşte Mi'rac, velayet-i Ahmediyenin (A.S.M.) bütün velayatın fevkinde bir külliyet, bir ulviyet suretinde bir tezahürüdür ki; bütün kâinatın Rabbi ismiyle, bütün mevcudatın Hâlıkı ünvanıyla Cenab-ı Hakk'ın sohbetine ve münacatına müşerrefiyettir.
İkinci Temsil:
Bir adam elindeki bir âyineyi güneşe karşı tutar. O âyine kendi miktarınca bir ışık ve yedi rengi hâvi bir ziyayı, bir aksi, şemsten alır. Onun nisbetinde güneşle münasebetdar olur, sohbet eder. Ve o ışıklı âyineyi karanlıklı hanesine veya dam altındaki küçük, hususî bağına tevcih etse; güneşin kıymeti nisbetinde değil, belki o âyinenin
Yükleniyor...