Meyl-i nümuv der: "Ben, sünbüllenip meyvedar..." Doğru çıkar beyanı.

Yumurtanın içinde, derin derin söyler hayatın meyelanı

Ki: "Ben piliç olurum, izn-i İlahî ola." Sadık olur lisanı.

Bir avuç su, bir demir gülle içinde eğer niyet etse incimad. Bürudetin zamanı

İçindeki inbisat meyli der: "Genişlen, bana lâzım fazla yer." Bir emr-i bîemanî...

Metin demir çalışır, onu yalan çıkarmaz. Belki onda doğruluk, hem de sıdk-ı cenanî

O demiri parçalar. Şu meyelanlar bütün birer emr-i tekvinî, birer hükm-ü Yezdanî,

Birer fıtrî şeriat, birer cilve-i irade. İrade-i İlahî, idare-i ekvanî

Emirleri şunlardır: Birer birer meyelan, birer birer imtisal, evamir-i Rabbanî.

Vicdandaki tecelli aynen böyle cilvedir; ki incizab ve cezbe iki musaffa canı

İki mücellâ camdır, akseder içinde Cemal-i Lâyezalî, hem de nur-u imanî.

* * *


Nübüvvet beşerde zaruriyedir

Karıncayı emîrsiz, arıları ya'subsuz bırakmayan kudret-i ezeliye elbette

Beşeri de bırakmaz şeriatsız, nebisiz. Sırr-ı nizam-ı âlem, böyle ister elbette.

* * *


Meleklerde Mi'rac, insanlarda Şakk-ı Kamer gibidir

Bir mi'racî kerametle melekler, gördüler elhak ki müsellem bir nübüvvette muazzam bir velayet var.

O parlak zât, buraka binmiş de berk olmuş. Kamervari seraser, âlem-i nuru da görmüştür.

Şu şehadet âleminde münteşir insanlara hissî büyük bir mu'cize nasılki

اِنْشَقَّ الْقَمَرُ

dir.

Bu mi'racdır, âlem-i ervahtaki sâkinlere en büyük bir mu'cize ki,

Yükleniyor...