سُبْحَانَ الَّذ۪ٓى اَسْرٰى

dır.

* * *


Kelime-i şehadetin bürhanı içindedir

Kelime-i şehadet vardır iki kelâmı. Birbirine şahiddir, hem delil ve bürhandır.

Birincisi, sâniye bir bürhan-ı limmîdir. İkincisi, evvele bir bürhan-ı innîdir.

* * *


Hayat bir çeşit tecelli-i vahdettir

Hayat bir nur-u vahdettir. Şu kesrette eder tevhid tecelli. Evet, bir cilve-i vahdet eder kesretleri tevhid ve yekta.

Hayat bir şeyi herşeye eder mâlik. Hayatsız şey, ona nisbet ademdir cümle eşya.

* * *


Ruh, vücud-u haricî giydirilmiş bir kanundur

Ruh bir nuranî kanundur, vücud-u haricî giymiş bir namustur; şuuru başına takmış.

Bu mevcud ruh, şu makul kanuna olmuş iki kardeş, iki yoldaş.

Sabit ve hem daim fıtrî kanunlar gibi, ruh dahi hem âlem-i emir, hem irade vasfından gelir.

Kudret vücud-u hissî giydirir, şuuru başına takar, bir seyyâle-i latifeyi o cevhere sadef eder.

Eğer enva'daki kanunlara kudret-i Hâlık vücud-u haricî giydirirse, herbiri bir ruh olur.

Ger vücudu ruh çıkarsa, başından şuuru indirirse, yine lâyemut kanun olur.

* * *


Hayatsız vücud, adem gibidir

Ziya ile hayatın herbiri, mevcudatın birer keşşafıdır. Bak nur-u hayat olmazsa,

Yükleniyor...