فَعَلَيْكُمْ بِالتَّدَارُكِ لِمَا ضَيَّعْتُمْ فِى الصَّيْفِ

İşte şimdi hizmet vaktidir.

...........

Elhasıl:

İslâm

{(Haşiye): Evet kırkbeş sene evvel söylenen bu sözü Pakistan, Arabistan aşairi dahi hâkimiyet ve istiklaliyetlerini kazandıklarından, Eski Said'i bu dersinde tasdik ediyorlar ve daha da edecekler.}

uyandı ve uyanıyor. Fenalığı fena, iyiliği iyi olarak gördüler. Evet şu dereler aşairini tövbekâr eden işte bu sırdır. Hem de bütün İslâm yavaş yavaş bu istidadı almakta ve kesbetmektedir. Lâkin sizler bedevi olduğunuzdan ve fıtrat-ı asliyeniz oldukça bozulmamış olduğundan, İslâmiyetin kudsî milliyetine daha yakınsınız.

...........

Seyahatımda beni tanımayanlar kıyafetime bakıp, beni tacir zannettiklerinden derlerdi ki:

S- Tacir misin?

C- Evet hem tacirim, hem de kimyagerim.

S- Nasıl?

C- İki madde var, mezcettiriyorum: Birinden tiryak-ı şâfî, birinden elektrik-i muzi tevellüd eder.

S- Bunlar nerede bulunur?

C- Medeniyet ve fazilet çarşısında; cebhesinde insan yazılı, iki ayak üstünde gezen sandık içindeki, üstünde kalb yazılan ya siyah veya pırlanta gibi parlak olan bir kutudadır.

S- İsimleri nedir?

C- İman, muhabbet, sadakat, hamiyet.

Ceride-i Seyyare, Ebu lâşey, İbnüzzaman, Ehu-l acaib, İbn-ü ammi-l garaib

Said Nursî

* * *


Sonra Van'dan Şam'a gider. Şam ülemasının ilhahı ve ısrarı üzerine, Câmi-ül Emevî'de on bine yakın ve içerisinde yüz ehl-i ilim bulunan azîm bir cemaate karşı bir hutbe îrad eder. Bu hutbe fevkalâde takdir ve tahsin ile kabule mazhar olur. Bilâhere buradaki hutbesi, "Hutbe-i Şamiye" namıyla tab'edilmiştir.

Yükleniyor...