Bedîüzzaman'ın Afyon Mahkemesi
Bedîüzzaman, her girdiği hapisteki mahpusları irşad eder; hapisteki bazı câniler, koyun gibi bir hal alır. Hapiste dahi tecrid-i mutlak içinde bırakıldığı halde, hapishane bir Nur mektebi vaziyetine girer. Bunun için, girdiği hapishanelere "Medrese-i Yusufiye" der. Hattâ Denizli Hapishanesinde bir kısım gençler, Medrese-i Yusufiye'den ayrılmak istemeyerek, "Bedîüzzaman daha burada kalırsa, biz kendimizi suçlu gösterip ceza alacağız, ondan ayrılmayacağız, Risale-i Nur'dan ders alacağız... " demişlerdir.
Denizli Hapsinde "Meyve Risalesi" isimli eser te'lif edildikten sonra, hapishanede tesirli bir ıslahat müşahede ediliyor... Bu vaziyet, düşmanları dahi takdire sevkediyor.
Risale-i Nur'un mahiyetini dikkat ve tefekkürle okuyarak anlayıp tahkikî bir imana sahib olan hâlis Nur talebeleri; ölümden, hapisten, zindandan ve hiçbir beşerî eza ve cefadan korkmazlar. Mukaddes Kur'an ve iman hizmetiyle, vatan ve millet ve âlem-i İslâm ve beşeriyetin ebedî kurtuluşuna çalışırken, dinsizlerin dûçar ettiği bir zulüm ve musibetle karşılaşırlarsa, aslâ fütur ve ümidsizliğe düşmezler; hapislere iftihar ve memnuniyetle girerler. Onların tek bir istinad noktaları vardır. O da, sırf rıza-yı İlahî için, ihlasla, Kur'an ve imana hizmetleridir. Masum ve mazlumların muhafızı Cenab-ı Hak'tır. Hiçbir maniaya ehemmiyet vermeyerek, Risale-i Nur'u okumağa ve neşretmeğe, kahraman üstadları misillü feragatla çalışırlar. Bunun içindir ki, yirmibeş senelik müdhiş bir istibdad-ı mutlak içinde Nurlara çalışan Nur talebeleri, iman ve İslâmiyet
Yükleniyor...