Bedîüzzaman Said Nursî'nin Afyon Mahkemesi
Afyon mahkemesini tertib ve iftiralarla açtıran gizli dinsizler, Bedîüzzaman'ı i'dam etmek plânını çevirmişlerdir. Bu fevkalâde ehemmiyeti haiz büyük müdafaat, böyle imhacı zalim dinsizlere karşı onun ölümü hiçe sayarak haykırdığı hakikatlerdir. Neticede, Temyiz Mahkemesi mahkûmiyet kararını nakzetti. Ve aynı mahkeme iki defa Bedîüzzaman'a beraet verdi. Nihayet bütün Risale-i Nur Külliyatı ve beşyüze yakın mektublar bilâ-kayd u şart Bedîüzzaman'a iade edildi.
* * *
BÜYÜK MÜDAFAATINDAN PARÇALAR
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ ٭ وَ بِهِ نَسْتَع۪ينُ
Onsekiz sene sükûttan sonra mecburiyet tahtında bu istida mahkemeye ve sureti Ankara'ya makamata verilmişken; tekrar vermeğe mecbur olduğum iddianameye karşı itiraznamemdir.
Malûm olsun ki; Kastamonu'da üç defa menzilimi taharri etmek için gelen iki müddeiumumî ve iki taharri komiserine ve üçüncüde polis müdürüne ve altı-yedi komiser ve polislere ve Isparta'da müddeiumumînin suallerine ve Denizli ve Afyon Mahkemelerine karşı dediğim ayn-ı hakikat küçük bir müdafaanın hülâsasıdır. Şöyle ki:
Onlara dedim: Ben, onsekiz-yirmi senedir münzevi yaşıyorum. Hem Kastamonu'da sekiz senedir karakol karşısında ve sair yerlerde dahi yirmi senedir daima tarassud ve nezaret altında kaç defa menzilimi taharri ettikleri halde, dünya ile, siyaset ile hiçbir tereşşuh, hiçbir emarem görülmedi. Eğer bir karışık halim olsaydı ve oranın adliye ve zabıtası bilmedi veya bildi aldırmadı ise, elbette benden ziyade onlar mes'uldürler. Eğer yoksa, bütün dünyada kendi âhireti ile meşgul olan münzevilere ilişilmediği halde, neden bana lüzumsuz, vatan ve millet zararına bu derece ilişiyorsunuz?
Biz Risale-i Nur şakirdleri, Risale-i Nur'u değil dünya cereyanlarına, belki kâinata da âlet edemeyiz.
Afyon mahkemesini tertib ve iftiralarla açtıran gizli dinsizler, Bedîüzzaman'ı i'dam etmek plânını çevirmişlerdir. Bu fevkalâde ehemmiyeti haiz büyük müdafaat, böyle imhacı zalim dinsizlere karşı onun ölümü hiçe sayarak haykırdığı hakikatlerdir. Neticede, Temyiz Mahkemesi mahkûmiyet kararını nakzetti. Ve aynı mahkeme iki defa Bedîüzzaman'a beraet verdi. Nihayet bütün Risale-i Nur Külliyatı ve beşyüze yakın mektublar bilâ-kayd u şart Bedîüzzaman'a iade edildi.
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ ٭ وَ بِهِ نَسْتَع۪ينُ
Onsekiz sene sükûttan sonra mecburiyet tahtında bu istida mahkemeye ve sureti Ankara'ya makamata verilmişken; tekrar vermeğe mecbur olduğum iddianameye karşı itiraznamemdir.
Malûm olsun ki; Kastamonu'da üç defa menzilimi taharri etmek için gelen iki müddeiumumî ve iki taharri komiserine ve üçüncüde polis müdürüne ve altı-yedi komiser ve polislere ve Isparta'da müddeiumumînin suallerine ve Denizli ve Afyon Mahkemelerine karşı dediğim ayn-ı hakikat küçük bir müdafaanın hülâsasıdır. Şöyle ki:
Onlara dedim: Ben, onsekiz-yirmi senedir münzevi yaşıyorum. Hem Kastamonu'da sekiz senedir karakol karşısında ve sair yerlerde dahi yirmi senedir daima tarassud ve nezaret altında kaç defa menzilimi taharri ettikleri halde, dünya ile, siyaset ile hiçbir tereşşuh, hiçbir emarem görülmedi. Eğer bir karışık halim olsaydı ve oranın adliye ve zabıtası bilmedi veya bildi aldırmadı ise, elbette benden ziyade onlar mes'uldürler. Eğer yoksa, bütün dünyada kendi âhireti ile meşgul olan münzevilere ilişilmediği halde, neden bana lüzumsuz, vatan ve millet zararına bu derece ilişiyorsunuz?
Biz Risale-i Nur şakirdleri, Risale-i Nur'u değil dünya cereyanlarına, belki kâinata da âlet edemeyiz.
Yükleniyor...