gürültühane olan asr-ı hazır meclisine davet etsem... Acaba sağ tarafta saf tutan eski ecdadınız demiyecekler mi:
"Hey mirasyedi yaramaz çocuklar! Netice-i hayatımız siz misiniz? Heyhat! Bizi akîm bir kıyas ettiniz, bizi kısır bıraktınız!" Hem de sol safında duran ve şehristan-ı istikbalden gelen evlâdlarınız, sağdaki ecdadlarınızı tasdik ederek demiyecekler mi ki:
"Ey tenbel pederler! Siz misiniz hayatımızın suğra ve kübrası? Siz misiniz şu şanlı ecdadımızla bizi rabteden rabıtamızın hadd-i evsatı? Heyhat!.. Ne kadar hakikatsız ve karıştırıcı ve müşagabeli bir kıyas oldunuz!"
İşte ey bedevi göçerler (ve ey inkılab softaları!)
{(*): Sonradan ilâve edilmiştir.}
Manzara-i hayal
{(Haşiye-1): Hayal dahi bir simotoğraftır.}
üstünde gördünüz ki, şu büyük mitingde iki taraf da sizi protesto ettiler.
(Cevablardan Bir Kısım)
Öyle ise ben derim: Hakikaten sizin hârikulâde şecaate istidadınız vardır. Zira bir menfaat veya cüz'î bir haysiyet veya itibarî bir şeref için veya "Filan yiğittir" sözlerini işitmek gibi küçük emirlere hayatını istihfaf eden veya ağasının namusunu isti'zam için kendini feda eden kimseler eğer uyansalar, hazinelere değer olan İslâmiyet milliyetine
{(Haşiye-2) : Milliyetimiz bir vücuddur. Ruhu İslâmiyet, aklı Kur'an ve imandır.}
yani üçyüz milyon İslâmın uhuvvetlerini ve manevî yardımlarını kazandıran İslâmiyet milliyetine, binler ruhu da olsa, acaba istihfaf-ı hayat etmezler mi? Elbette hayatını on paraya satan, on liraya binler şevkle satar.
Maatteessüf güzel şeylerimiz gayr-ı müslimler eline geçtiği gibi, güzel olan ahlâklarımızı da yine gayr-ı müslimler çalmışlar. Güya bizim bir kısım içtimaî ahlâk-ı âliyemiz yanımızda revac bulmadığından, bize darılıp onlara gitmiş. Ve onların bir kısım rezaili, kendileri içinde çok revaç bulmadığından cehaletimizin pazarına getirilmiş!..
Hem büyük bir taaccüb ile görmüyor musunuz ki: Terakkiyat-ı hazıranın üss-ül esası ve belki din-i hakkın muktezası olan "Ben ölürsem; devletim, milletim ve ahbablarım sağdırlar" gibi kelime-i
"Hey mirasyedi yaramaz çocuklar! Netice-i hayatımız siz misiniz? Heyhat! Bizi akîm bir kıyas ettiniz, bizi kısır bıraktınız!" Hem de sol safında duran ve şehristan-ı istikbalden gelen evlâdlarınız, sağdaki ecdadlarınızı tasdik ederek demiyecekler mi ki:
"Ey tenbel pederler! Siz misiniz hayatımızın suğra ve kübrası? Siz misiniz şu şanlı ecdadımızla bizi rabteden rabıtamızın hadd-i evsatı? Heyhat!.. Ne kadar hakikatsız ve karıştırıcı ve müşagabeli bir kıyas oldunuz!"
İşte ey bedevi göçerler (ve ey inkılab softaları!)
{(*): Sonradan ilâve edilmiştir.}
Manzara-i hayal
{(Haşiye-1): Hayal dahi bir simotoğraftır.}
üstünde gördünüz ki, şu büyük mitingde iki taraf da sizi protesto ettiler.
(Cevablardan Bir Kısım)
Öyle ise ben derim: Hakikaten sizin hârikulâde şecaate istidadınız vardır. Zira bir menfaat veya cüz'î bir haysiyet veya itibarî bir şeref için veya "Filan yiğittir" sözlerini işitmek gibi küçük emirlere hayatını istihfaf eden veya ağasının namusunu isti'zam için kendini feda eden kimseler eğer uyansalar, hazinelere değer olan İslâmiyet milliyetine
{(Haşiye-2) : Milliyetimiz bir vücuddur. Ruhu İslâmiyet, aklı Kur'an ve imandır.}
yani üçyüz milyon İslâmın uhuvvetlerini ve manevî yardımlarını kazandıran İslâmiyet milliyetine, binler ruhu da olsa, acaba istihfaf-ı hayat etmezler mi? Elbette hayatını on paraya satan, on liraya binler şevkle satar.
Maatteessüf güzel şeylerimiz gayr-ı müslimler eline geçtiği gibi, güzel olan ahlâklarımızı da yine gayr-ı müslimler çalmışlar. Güya bizim bir kısım içtimaî ahlâk-ı âliyemiz yanımızda revac bulmadığından, bize darılıp onlara gitmiş. Ve onların bir kısım rezaili, kendileri içinde çok revaç bulmadığından cehaletimizin pazarına getirilmiş!..
Hem büyük bir taaccüb ile görmüyor musunuz ki: Terakkiyat-ı hazıranın üss-ül esası ve belki din-i hakkın muktezası olan "Ben ölürsem; devletim, milletim ve ahbablarım sağdırlar" gibi kelime-i
Yükleniyor...