İslâm hükemalarının eserlerini tetebbu' eden muhakkik ve müdakkik bir ehl-i ilim diyor ki:

Risale-i Nur'dan okuduğum bir sahifenin bana verdiği istifade, diğer eserlerin on sahifesinden daha fazladır.

Felsefî eserlerle meşgul bir muallim:

Ben bu kadar senedir ilmî ve felsefî eserlerle iştigal ettim. Risale-i Nur kadar beni ikna' eden ve garb eserlerinden ve felsefeden aldığım yaraları tedavi eden ve bu zamanın ihtiyacına tam cevab veren bir eseri görmedim.

Bir edebiyatçı:

Benim aklım nursuz, kalbim mü'mindi. Risale-i Nur hem aklımı, hem kalbimi tenvir ve nefsimi ilzam etti. Beni Cehennemî bir azabdan kurtardı.

Bir doktor:

Risale-i Nur'dan istifadeye başladığım günü, hayata gözlerimi açtığım gün olarak biliyorum.

Bahtiyar bir üniversiteli:

Üstadımıza ve Risale-i Nur'a ait bir mektubu, İstanbul'un bir yerinden bir yerine götürmek gibi bir hizmeti, meb'usluğa tercih ederim.

Otuz sene evvel, ihlaslı ve faziletli ihtiyar bir ehl-i tasavvuf, Lütfü isminde bir genci göstererek: "Bu Nur talebesi benden ileridir" demiştir ki, bunlar binler itiraflardan birer nümunedir.

Yine bu azîm sırr-ı ihlasa binaendir ki; Risale-i Nur talebeleri, iman ve İslâmiyet hizmetinde ağır şartlar ve kayıdlar ve tahdidatlar içinde muvaffak oluyorlar ve hayatlarını Risale-i Nur'a ve Üstadlarına vakfetmişler. Risale-i Nur'u, sermaye-i ömür ve gaye-i hayat edinmişlerdir. Risale-i Nur davası, rıza-yı İlahî davası olduğu içindir ki, hamiyet-i İslâmiyeye mâlik mümtaz avukatlar, Risale-i Nur'un fahrî avukatı olmak ve dindar hakperest mücahid muharrirler, dünyayı istila edecek Nur'un ilânında hissedar olmak şeref ve nimetine mazhar olmuşlardır. Risale-i Nur'un neşriyat ve fütuhatı ve tesiratı; sessiz, büyük bir ihtişamla muhteşem bir bahar mevsiminde intişar eden mevcudat gibidir.

Yükleniyor...