Risale-i Nur, taklidî imanı tahkikî imana çevirip -imanı kuvvetlendirip- iki cihanın saadetini kazandırıp, hüsn-ü hatimeyi netice verir. En büyük dinsiz feylesofları da ilzam etmiştir. Risale-i Nur'un bir hususiyeti de şudur ki: Diğer Mütekellimîne muhalif olarak ehl-i dalaletin menfîliklerini zikretmeden, yalnız müsbeti ders vererek, yara yapmaksızın tedavi etmesidir. Bu itibarla bu zamanda Risale-i Nur, vehim ve vesveseleri mahvediyor, akla gelen sualleri, istifhamları; nefsi ilzam, kalbi ikna ederek cevablandırıyor. Risale-i Nur hem aklı, hem kalbi tenvir eder, nurlandırır; hem nefsi müsahhar eder. Bunun içindir ki; yalnız akılla giden ehl-i mekteb ve ehl-i felsefe ve kalb yoluyla giden ehl-i tasavvuf, Risale-i Nur'a sarılıyorlar. Ve ehl-i mekteb ve felsefe anlıyorlar ki, hakikî münevverlik; akıl ve kalb nurunun mezciyle kabildir. Yalnız akılla gitmek, aklı göze indiriyor. Bu hal ise, bir kanadı kırık olanın mahkûm olduğu sukutu netice veriyor. İhlaslı, hâlis ehl-i tasavvuf idrak ediyor ki, demek zaman eski zaman değildir; böyle bir zamanda, hem kalb ile, hem akıl ile bizi hakikat yolunda götürecek ve hakikata vâsıl edecek Kur'anî bir yol lâzımdır ki, biz zülcenaheyn olabilelim.
{(Haşiye): Yetmiş-seksen senelik bir seyr-i sülûkle kutbiyete ve gavsiyete erişen pek ender zâtların bir noktaya kadar gidip "Burası müntehadır, ilerisine gidilmez." dedikleri mertebeleri, Bedîüzzaman Kur'andan bulduğu bir yolla, ilimle daha ilerisine gittiğini, Arabî Mesnevî-i Nuriye mecmuasını mütalaa eden zâtlar söylüyorlar. Büyük bir şaheser olan bu Arabî eseri mütalaa eden o müdakkik ehl-i ilim, "Bu eserdeki çok derin ve pek ince ve gayet derecede yüksek hakikatlardan ne kadar istifade edebilsek bize kârdır." diyorlar.}
İntibaha gelmiş olan ehl-i medrese vâkıf oluyorlar ki; eski zamanda medrese usûlü ile onbeş senede elde edilebilen imanî ve İslâmî netice, bu zamanda Risale-i Nur'la onbeş haftada elde edilebiliyor. Üstadımız buyuruyorlar ki: "Bir sene Risale-i Nur derslerini anlayarak ve kabul ederek okuyan kimse, bu zamanın mühim ve hakikatlı bir âlimi olabilir."
Risale-i Nur, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Efendimizin nuranî meşrebini ve Sahabe-i Kiram'ın âlî seciyesini beyan eden bir nur ve feyiz hazinesidir. İşte bu mezkûr vaziyet, bugünkü dünyaya taptaze, nuranî bir hayat ve yepyeni bir veche vererek şu hakikati gösteriyor ki; çoktandır birbirine muarız zannedilen ehl-i mekteble ehl-i medreseyi ve ehl-i tekyeyi, Risale-i Nur tevhid ve te'lif ediyor. Hem de, muaraza halinde olan şarkla garbı
{(Haşiye): Yetmiş-seksen senelik bir seyr-i sülûkle kutbiyete ve gavsiyete erişen pek ender zâtların bir noktaya kadar gidip "Burası müntehadır, ilerisine gidilmez." dedikleri mertebeleri, Bedîüzzaman Kur'andan bulduğu bir yolla, ilimle daha ilerisine gittiğini, Arabî Mesnevî-i Nuriye mecmuasını mütalaa eden zâtlar söylüyorlar. Büyük bir şaheser olan bu Arabî eseri mütalaa eden o müdakkik ehl-i ilim, "Bu eserdeki çok derin ve pek ince ve gayet derecede yüksek hakikatlardan ne kadar istifade edebilsek bize kârdır." diyorlar.}
İntibaha gelmiş olan ehl-i medrese vâkıf oluyorlar ki; eski zamanda medrese usûlü ile onbeş senede elde edilebilen imanî ve İslâmî netice, bu zamanda Risale-i Nur'la onbeş haftada elde edilebiliyor. Üstadımız buyuruyorlar ki: "Bir sene Risale-i Nur derslerini anlayarak ve kabul ederek okuyan kimse, bu zamanın mühim ve hakikatlı bir âlimi olabilir."
Risale-i Nur, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Efendimizin nuranî meşrebini ve Sahabe-i Kiram'ın âlî seciyesini beyan eden bir nur ve feyiz hazinesidir. İşte bu mezkûr vaziyet, bugünkü dünyaya taptaze, nuranî bir hayat ve yepyeni bir veche vererek şu hakikati gösteriyor ki; çoktandır birbirine muarız zannedilen ehl-i mekteble ehl-i medreseyi ve ehl-i tekyeyi, Risale-i Nur tevhid ve te'lif ediyor. Hem de, muaraza halinde olan şarkla garbı
Yükleniyor...