Af ve safh'ın karşıtı, intikam ve muahaza (azarlama)dır. İntikam ki, acı çıkarmak, fena bir işe karşı göğüs ferahlığı için diğer bir fena iş yapmaktan ibarettir, bazı şartlarla caiz olabilir. Fakat af ile muamele yapmak, şüphe yok ki daha iyidir. Affın zevki, intikamın zevkinden daha çoktur. Bir hadis-i şerifte buyurulmuştur:
"Yüce Allah bir kula af sebebiyle, izzetten başka bir şey arttırmaz."
Bir şahsa karşı kalben tutulan bir buğz, öfke ve zarar verme arzusuna da "Kin" denir ki, bu da çok defa insanlığa uygun olmaz. Yalnız mukaddesata düşman olanlara karşı, kalbde devamlı bir kin ve düşmanlık beslenmesi gerekir.
71- Ahd: Söz vermektir. Gözetilmesi gereken sözleşmeye de "ahd" denir. Ahdin (sözleşmenin) gereğine uymak vacibdir. Verilen sözü yerine getirmemek bir zulümdür. İnsanlar verdikleri sözde durmalıdırlar. Bundan sorumludurlar. Verilen bir sözde, haklı bir sebeb olmaksızın durmamak insanın kıymetini ayaklar altına alacak kadar büyük bir alçaklıktır. Bir hadis-i şerifde şöyle buyurulmuştur:
"Ahdin güzelliği (verilen sözün yerine getirilmesi) imandandır."
72- Fazl, Fazilet: Üstünlüğe, iyilik ve ihsana, ilim ve marifete "fazl" denir. İlim ve irfan bakımından olan yüksek dereceye ve ahlak görevlerine bağlanmak huyuna da "fazilet" denir. Fazlın karşıtı, kötülük, hasislik ve cehalettir. Faziletin karşıtı da, rezillik ve alçaklıktır. Faziletin çoğulu "fezail" dir. Hikmek, adalet, şecaat ve iffet sıfatlarına "Fezail-i asliye" adı verilmiştir. Bunlardan birçok faziletler doğar, insan, fazl ve faziletle vasflanmalıdır. İnsanlık şerefi ancak bu sayede kazanılmış olur.
73- Fütüvvet: Yiğitlik, nefis şerefi, iyilik ve cömertlik, dostların kusurlarını af ve bağışlama demektir. Bunun karşıtı, cebanet (korkaklık), zillet, hasislik ve ürkekliktir. Yiğitlik, sahibine dine ve iyiliğe aykırı işlerden korur, fedakarlığa ve efendiliğe götürür. Onun için yiğitlikle (fütüvvetle) vasıflanmaya çalışmalıdır.
74- Feraset: Zihin uyanıklığı, bir şeyi çabukça anlayış kabiliyeti, bir insanın ahlak ve davranışını yüzünden anlamek halidir.
Feraset iki türlüdür: Biri, bir çeşit ilham eseridir ki, sebebi bilinmeksizin meydana gelir. Diğeri kazanılan bir haldir ki, çeşitli huylara dair bilgi edinmek sebebiyle olur.
Ferasetin karşıtı, belâhet (anlayışsızlık), zekadan yoksunluktur. Ferasetli insanların yanında uyanık olmalı, edeb ve fazilete aykırı şeylerden kaçınmalıdır. "Mü'minin ferasetinden sakınınız; çünkü o, Allah'ın nuru ile bakar," buyurulmuştur.
"Yüce Allah bir kula af sebebiyle, izzetten başka bir şey arttırmaz."
Bir şahsa karşı kalben tutulan bir buğz, öfke ve zarar verme arzusuna da "Kin" denir ki, bu da çok defa insanlığa uygun olmaz. Yalnız mukaddesata düşman olanlara karşı, kalbde devamlı bir kin ve düşmanlık beslenmesi gerekir.
71- Ahd: Söz vermektir. Gözetilmesi gereken sözleşmeye de "ahd" denir. Ahdin (sözleşmenin) gereğine uymak vacibdir. Verilen sözü yerine getirmemek bir zulümdür. İnsanlar verdikleri sözde durmalıdırlar. Bundan sorumludurlar. Verilen bir sözde, haklı bir sebeb olmaksızın durmamak insanın kıymetini ayaklar altına alacak kadar büyük bir alçaklıktır. Bir hadis-i şerifde şöyle buyurulmuştur:
"Ahdin güzelliği (verilen sözün yerine getirilmesi) imandandır."
72- Fazl, Fazilet: Üstünlüğe, iyilik ve ihsana, ilim ve marifete "fazl" denir. İlim ve irfan bakımından olan yüksek dereceye ve ahlak görevlerine bağlanmak huyuna da "fazilet" denir. Fazlın karşıtı, kötülük, hasislik ve cehalettir. Faziletin karşıtı da, rezillik ve alçaklıktır. Faziletin çoğulu "fezail" dir. Hikmek, adalet, şecaat ve iffet sıfatlarına "Fezail-i asliye" adı verilmiştir. Bunlardan birçok faziletler doğar, insan, fazl ve faziletle vasflanmalıdır. İnsanlık şerefi ancak bu sayede kazanılmış olur.
73- Fütüvvet: Yiğitlik, nefis şerefi, iyilik ve cömertlik, dostların kusurlarını af ve bağışlama demektir. Bunun karşıtı, cebanet (korkaklık), zillet, hasislik ve ürkekliktir. Yiğitlik, sahibine dine ve iyiliğe aykırı işlerden korur, fedakarlığa ve efendiliğe götürür. Onun için yiğitlikle (fütüvvetle) vasıflanmaya çalışmalıdır.
74- Feraset: Zihin uyanıklığı, bir şeyi çabukça anlayış kabiliyeti, bir insanın ahlak ve davranışını yüzünden anlamek halidir.
Feraset iki türlüdür: Biri, bir çeşit ilham eseridir ki, sebebi bilinmeksizin meydana gelir. Diğeri kazanılan bir haldir ki, çeşitli huylara dair bilgi edinmek sebebiyle olur.
Ferasetin karşıtı, belâhet (anlayışsızlık), zekadan yoksunluktur. Ferasetli insanların yanında uyanık olmalı, edeb ve fazilete aykırı şeylerden kaçınmalıdır. "Mü'minin ferasetinden sakınınız; çünkü o, Allah'ın nuru ile bakar," buyurulmuştur.
Yükleniyor...