talebesiyim. Bedîüzzaman Said Nursî'yi en büyük din ve fikir adamı bilirim ve kendimi bir Nur talebesi ilân ederim. Said Nursî Hazretleri değil sizlerin, bütün İslâm gençliğinin üstadıdır. Maalesef memleketimizde Türkçe bilen yoktur, bunun için Üstad'ın hizmetlerine nâvâkıftırlar.
Pakistan'dan Risale-i Nur hakkında size malûmat veriyorum:
Üstad ve Türkiye hakkında malûmat çok azdır. İki yıldır biraz çalışıyorum. Pakistan, Buhara ve Birma gazetelerinde makaleler yazdım. Çok takdir edilip, benden Türkler ve Risale-i Nur hakkında yazılar rica ettiler. Benim, evvelâ Üstad hakkında malûmatım yoktu. Bu meyanda Sâlih Özcan adlı bir gence, Türkiye'ye dair kitablar göndermesi için yazdım, bana gönderdiler. Bunlardan birisi Serdengeçti idi. Bunda, Risale-i Nur hakkında bir makale gördüm. Okudum, istifade ettim ve Nur hakkında malûmat toplamaya başladım. Ben onun eserlerini okuyup yazmayı çok isterdim. O zamandan beri onun yazılarını okudum, düşündüm; o nedir? Bana malûm oldu ki: Ona karşı İslâm düşmanları dışarıda propaganda yapmışlar. Onun hakkında bugüne kadar oniki makale yazdım. Davet (Delhi), İstiklal (Rangoon), Tasnim (Lahore), Elmünir (Layelpur), Asia (Lahore), Müslim (Dakka), İnkılab (Karachi), Anjam ve Ceng (Karachi) ve diğer bazı gazetelerde yazmıştım.
Üstad hakkında yazılan bu makaleler, diğer dillere de tercüme edilmiştir. Bugün onu, binlerce belki milyonlarca müslim ve gayr-ı müslim biliyor; benden, onun hakkında malûmat istiyorlar. Her gazete onun hakkında yazmak istiyor. İnşâallah, üç ay sonra bu konuda bütün enerjimle çalışacağım. Düşman-ı İslâm'dan korkmuyorum. Karaşi'de Üstad'ın kitablarını ve başka Türkçe kitabları topladım ve bir küçük kütübhane tesis ettim. Türkiye'den gelen bütün kitablar buradadır.
Bu yıl "Türk-Pakistan Talebeler Birliği" adlı bir cem'iyet kurmak niyetindeyiz. Nur dostlarımızdan rica ederim ki, Türk-Pakistan dostluğunun bağlarını müstahkem eylesinler; Ordu lisanı da okusunlar. Bu yarımadada yüzotuz milyon Müslümanın millî lisanı yalnız Orducadır. Bizler, burada Türkçe için çalışırız. Türkçe bilen, Sibirya'dan Arnavutluğa kadar altmış milyon Müslüman ve Türkiye'deki yirmibeş milyon Türktür.
Pakistan'dan Risale-i Nur hakkında size malûmat veriyorum:
Üstad ve Türkiye hakkında malûmat çok azdır. İki yıldır biraz çalışıyorum. Pakistan, Buhara ve Birma gazetelerinde makaleler yazdım. Çok takdir edilip, benden Türkler ve Risale-i Nur hakkında yazılar rica ettiler. Benim, evvelâ Üstad hakkında malûmatım yoktu. Bu meyanda Sâlih Özcan adlı bir gence, Türkiye'ye dair kitablar göndermesi için yazdım, bana gönderdiler. Bunlardan birisi Serdengeçti idi. Bunda, Risale-i Nur hakkında bir makale gördüm. Okudum, istifade ettim ve Nur hakkında malûmat toplamaya başladım. Ben onun eserlerini okuyup yazmayı çok isterdim. O zamandan beri onun yazılarını okudum, düşündüm; o nedir? Bana malûm oldu ki: Ona karşı İslâm düşmanları dışarıda propaganda yapmışlar. Onun hakkında bugüne kadar oniki makale yazdım. Davet (Delhi), İstiklal (Rangoon), Tasnim (Lahore), Elmünir (Layelpur), Asia (Lahore), Müslim (Dakka), İnkılab (Karachi), Anjam ve Ceng (Karachi) ve diğer bazı gazetelerde yazmıştım.
Üstad hakkında yazılan bu makaleler, diğer dillere de tercüme edilmiştir. Bugün onu, binlerce belki milyonlarca müslim ve gayr-ı müslim biliyor; benden, onun hakkında malûmat istiyorlar. Her gazete onun hakkında yazmak istiyor. İnşâallah, üç ay sonra bu konuda bütün enerjimle çalışacağım. Düşman-ı İslâm'dan korkmuyorum. Karaşi'de Üstad'ın kitablarını ve başka Türkçe kitabları topladım ve bir küçük kütübhane tesis ettim. Türkiye'den gelen bütün kitablar buradadır.
Bu yıl "Türk-Pakistan Talebeler Birliği" adlı bir cem'iyet kurmak niyetindeyiz. Nur dostlarımızdan rica ederim ki, Türk-Pakistan dostluğunun bağlarını müstahkem eylesinler; Ordu lisanı da okusunlar. Bu yarımadada yüzotuz milyon Müslümanın millî lisanı yalnız Orducadır. Bizler, burada Türkçe için çalışırız. Türkçe bilen, Sibirya'dan Arnavutluğa kadar altmış milyon Müslüman ve Türkiye'deki yirmibeş milyon Türktür.
Yükleniyor...