Avukat Seniyyüddin Başak'ın müdafaası:

Müteakiben, müellifin diğer vekili olan Avukat Seniyyüddin Başak kalkmış, kısa birkaç söz söylemiştir:

Artık mes'ele aydınlanmış, hakikat güneş gibi tezahür etmiştir. Yüksek Mahkeme her şeye vâkıf olmuştur. Benim buna ilâve edecek bir sözüm yoktur. Böyle kıymetli, faziletli, millet ve memleket için cansiperane ve hiçbir ivaz ve bedel mukabili olmayarak fisebilillah çalışan zevatı buralara getiren, cinayet sandalyalarına oturtan zihniyet hakkında bazı mütalaada bulunmak isterdim; fakat onun yeri burası değildir. Bunun için ayrıca bir eser yazmak îcabeder. Çünki bu zihniyetle mücadele, herkes için bir vazifedir. Yüksek mahkemenin yüksek vicdanı beni müdafaadan müstağni kılacak derecede itminanbahştır. Müvekkilimin beraetini istemekle şeref duyarım.

* * *


Avukat Abdurrahman Şeref Lâç'ın müdafaası:

Müteakiben, diğer mümtaz avukat arkadaşları gibi Üstad'ın müdafaasını fahrî olarak deruhde eden imanlı ve kudretli meşhur ve mümtaz avukat Abdurrahman Şeref Lâç müdafaaya başladı. Evvelâ bir mukaddime yaptı. Dedi ki:

Sanık olarak huzurunuza gelen seksen yaşını mütecaviz bu mübarek zâtın suçla hiçbir münasebet ve taalluku olmadığı tamamıyla tezahür etmiştir. Yüksek mahkemece de buna tam kanaat hasıl olduğunu, beraetine karar verileceğini de kuvvetle ümid ederim. Ancak aleyhimizde bir karar verilmesine binde bir ihtimal olsa da, üzerime aldığım bir masumun müdafaasını ihmal etmeyi bir vazifesizlik sayarım. Yüksek Temyiz Mahkemesinin kanaat ve nokta-i nazarını da hesaba katmak îcabeder. Burada bahsedilmedi diye usûl noktasından bir eksiklikte bulunmuş olmamalıyım. Onun için müdafaamı yapmama yüksek mahkemenin müsaadelerini rica ederim.

-Peki Abdurrahman Bey, son müdafaanızı dinleyeceğiz. Buyurun.

...........

Gençlik Rehberi isimli eser, Kur'an-ı Azîmüşşan'ın emir ve

Yükleniyor...