Bu hilaf-ı hakikat bir hareket sayılabilir mi? Haksızlığa karşı, zulme karşı, kanunsuzluğa karşı muhalefet, hiçbir hükûmette suç sayılmaz; bilakis muhalefet, meşru' ve samimî bir müvazene-i adalet unsurudur.
2- Bana zulüm ve cefayı reva gören devr-i sâbıkın yaptığı isnadların ikincisi, emniyet ve asayişi ihlâldir. Bu vehim ve hayal ile, bu düzme isnad ile yirmisekiz sene bana ceza çektirdiler. Memleket memleket, mahkeme mahkeme süründürdüler. Zindandan zindana attılar. Kimse ile görüştürmediler. Tecrid ettiler, zehirlediler, türlü türlü hakaretlerde bulundular.
Biz ki beşyüz bin fedakâr Nur talebeleri, memleketin her tarafında emniyet ve asayişin fahrî manevî muhafızlarıyız; bize böyle bir isnadda bulunmaları günahların en büyüğüdür. Onlar bize o kadar zalimane ihanetlerde bulundukları halde; biz aslâ hislerimize kapılmayarak, gönüllerde emniyet ve asayişi temin yolunda, iman ve Kur'ana hizmet yolunda, gafletle anarşiye sapanları, düştükleri fevza gayyasından kurtarmak yolunda çalışmaktan bir an hâlî kalmadık.
Muhterem hâkimler, şunu kat'î olarak arzederim ki; bu delilsiz bir iddia değildir. Bizim zulüm ve menfâ sahamız olan altı vilayetin altı mahkemesi, uzun ve ince tedkikler neticesinde, emniyet ve asayişi ihlâl yolunda hiçbir vukuat kaydetmemiştir. Bu hareketimiz isbat eder ki; Nur mekteb-i irfanının talebeleri, kalbler üzerinde işler, emniyet ve asayişin bekçisini kafalara, kalblere yerleştirir. Bizim iman derslerimiz anarşiye karşıdır, bozgunculuğa karşıdır, farmasonlara ve komünistlere karşıdır. Memleketin bütün zabıta dairelerinden sorulsun, beşyüz bin Nur irfan mektebi talebesinden birinin olsun nizam ve intizama aykırı bir vukuatı var mıdır? Yoktur. Elbette yoktur. Çünki hepsinin kalbinde, nizam ve intizamın en sağlam muhafızı olan iman bekçisi vardır.
Sebilürreşad'ın 116'ncı nüshasında "Hakikat Konuşuyor" başlıklı makalemde bu hakikatleri uzun uzadıya izah ettim. Bütün dünyasını, hattâ îcabederse hayatını, hattâ âhiretini dinine feda ettiği, bütün hayatı şehadet eden, otuzbeş seneden beri siyaseti terkeden, müteaddid mahkemelerin o kadar incelemelerine rağmen bu yolda bir delil bulunamayan, sekseni aşmış, kabir kapısına gelmiş, dünya
2- Bana zulüm ve cefayı reva gören devr-i sâbıkın yaptığı isnadların ikincisi, emniyet ve asayişi ihlâldir. Bu vehim ve hayal ile, bu düzme isnad ile yirmisekiz sene bana ceza çektirdiler. Memleket memleket, mahkeme mahkeme süründürdüler. Zindandan zindana attılar. Kimse ile görüştürmediler. Tecrid ettiler, zehirlediler, türlü türlü hakaretlerde bulundular.
Biz ki beşyüz bin fedakâr Nur talebeleri, memleketin her tarafında emniyet ve asayişin fahrî manevî muhafızlarıyız; bize böyle bir isnadda bulunmaları günahların en büyüğüdür. Onlar bize o kadar zalimane ihanetlerde bulundukları halde; biz aslâ hislerimize kapılmayarak, gönüllerde emniyet ve asayişi temin yolunda, iman ve Kur'ana hizmet yolunda, gafletle anarşiye sapanları, düştükleri fevza gayyasından kurtarmak yolunda çalışmaktan bir an hâlî kalmadık.
Muhterem hâkimler, şunu kat'î olarak arzederim ki; bu delilsiz bir iddia değildir. Bizim zulüm ve menfâ sahamız olan altı vilayetin altı mahkemesi, uzun ve ince tedkikler neticesinde, emniyet ve asayişi ihlâl yolunda hiçbir vukuat kaydetmemiştir. Bu hareketimiz isbat eder ki; Nur mekteb-i irfanının talebeleri, kalbler üzerinde işler, emniyet ve asayişin bekçisini kafalara, kalblere yerleştirir. Bizim iman derslerimiz anarşiye karşıdır, bozgunculuğa karşıdır, farmasonlara ve komünistlere karşıdır. Memleketin bütün zabıta dairelerinden sorulsun, beşyüz bin Nur irfan mektebi talebesinden birinin olsun nizam ve intizama aykırı bir vukuatı var mıdır? Yoktur. Elbette yoktur. Çünki hepsinin kalbinde, nizam ve intizamın en sağlam muhafızı olan iman bekçisi vardır.
Sebilürreşad'ın 116'ncı nüshasında "Hakikat Konuşuyor" başlıklı makalemde bu hakikatleri uzun uzadıya izah ettim. Bütün dünyasını, hattâ îcabederse hayatını, hattâ âhiretini dinine feda ettiği, bütün hayatı şehadet eden, otuzbeş seneden beri siyaseti terkeden, müteaddid mahkemelerin o kadar incelemelerine rağmen bu yolda bir delil bulunamayan, sekseni aşmış, kabir kapısına gelmiş, dünya
Yükleniyor...