medar-ı itiraz olmasından, sırf ehl-i imanı şübhelerden kurtarmak için yazıldığı halde, bir zaman sonra onun hârika tevillerinin bir kısmı gözlere göründüğü için biz onu mahrem tuttuk; tâ yanlış mana verilmesin. Sonra müteaddid mahkemeler onu tedkik edip teşhirine sebeb olmakla beraber, bize iade ettikleri halde, şimdi beni tekrar onunla suçlu yapmak ne kadar adaletten, haktan, insaftan uzak olduğunu, bizi kanaat-ı vicdaniye ile mahkûm edenlerin vicdanlarına ve onları dahi mahkeme-i kübraya havale ederek
حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَك۪يلُ
deriz.
Dokuzuncusu:
Çok mühimdir. Fakat bizi mahkûm edenlerin, Risale-i Nur'u mütalaalarının hatırı için, onları kızdırmamak fikriyle yazmadım.
Onuncusu:
Kuvvetli ve ehemmiyetlidir. Fakat yine onları küstürmemek niyetiyle şimdilik yazmadım.
{(Haşiye) : Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm mu'cize-i kübra-yı Mi'racıyla, cinn ve inse ve melaikeye nübüvvetini gösterdiği ve müşrikîne ve münafıklara karşı, erkân-ı imaniyenin kutbu olan Zât-ı Zülcelal'i, Cennet'i ve Cehennem'i bizzât gözüyle müşahede edip, Muhammed-ül Emin ismiyle müsemma olan zât-ı mübarekiyle, Cenab-ı Hakk'ın varlığını ve haşri ve mahkeme-i kübrayı bütün cinn ve inse haber verdiği gibi; Risale-i Nur da, "Haşirdeki Mahkeme-i Kübraya Bir Arzuhal" olan bu risale ile bu asrın imanî, itikadî olan istinad noktaları sarsıldığından, şekk ve şübheye düşen ehl-i imana ve ehl-i vukufa ve ehl-i hâkimlere, Cenab-ı Hakk'ın varlığını ve adaletini, mahkeme-i kübrayı ve haşri, âlem-i gaybı, âlem-i şehadete getirip; kat'iyyen aslâ şekk ve şübhe olmayacak derecede; dalalete, küfr-ü mutlaka düşenlere Cehennem'i ve ehl-i imana da Cennet'i, bu dünyada gözlere göstermiştir. Bütün nev'-i beşere iman-ı tahkikîyi hakkalyakîn isbat etmiştir. Cenab-ı Hak, Risale-i Nur Müellifi Üstadımızdan ebediyen razı olsun, âmîn! Küçük Ali}
* * *
حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَك۪يلُ
deriz.
Dokuzuncusu:
Çok mühimdir. Fakat bizi mahkûm edenlerin, Risale-i Nur'u mütalaalarının hatırı için, onları kızdırmamak fikriyle yazmadım.
Onuncusu:
Kuvvetli ve ehemmiyetlidir. Fakat yine onları küstürmemek niyetiyle şimdilik yazmadım.
{(Haşiye) : Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm mu'cize-i kübra-yı Mi'racıyla, cinn ve inse ve melaikeye nübüvvetini gösterdiği ve müşrikîne ve münafıklara karşı, erkân-ı imaniyenin kutbu olan Zât-ı Zülcelal'i, Cennet'i ve Cehennem'i bizzât gözüyle müşahede edip, Muhammed-ül Emin ismiyle müsemma olan zât-ı mübarekiyle, Cenab-ı Hakk'ın varlığını ve haşri ve mahkeme-i kübrayı bütün cinn ve inse haber verdiği gibi; Risale-i Nur da, "Haşirdeki Mahkeme-i Kübraya Bir Arzuhal" olan bu risale ile bu asrın imanî, itikadî olan istinad noktaları sarsıldığından, şekk ve şübheye düşen ehl-i imana ve ehl-i vukufa ve ehl-i hâkimlere, Cenab-ı Hakk'ın varlığını ve adaletini, mahkeme-i kübrayı ve haşri, âlem-i gaybı, âlem-i şehadete getirip; kat'iyyen aslâ şekk ve şübhe olmayacak derecede; dalalete, küfr-ü mutlaka düşenlere Cehennem'i ve ehl-i imana da Cennet'i, bu dünyada gözlere göstermiştir. Bütün nev'-i beşere iman-ı tahkikîyi hakkalyakîn isbat etmiştir. Cenab-ı Hak, Risale-i Nur Müellifi Üstadımızdan ebediyen razı olsun, âmîn! Küçük Ali}
Yükleniyor...