O sırada Molla Said, Mustafa Paşa'yı zulmünden dolayı çok tahkir eder.
Paşa bu tahkire tahammül edemiyerek, öldürmek için üzerine hücum eder; fakat Mîran ağaları zabtederler. Nihayet Mustafa Paşa'nın oğlu Abdülkerim Molla Said'e yaklaşarak:
-Onun akidesi yanlıştır; rica ederim, şimdilik buradan başka yere teşrif ediniz, der.
Abdülkerim'in sözünü kırmaz, yalnız olarak bedevilerin meskeni olan Biro Çölü'ne doğru hareket eder. Yolda bedevi eşkiyalarına tesadüf eder. Bedevilerin silâhları mızrak ve Molla Said'in silâhı mavzer olduğundan, eşkiyalara doğru kurşun atmaya başlar, eşkiyalar çekilirler. Yoluna devam ederken ikinci çeteye tesadüf eder. Bu defa eşkiyalar çok olduğundan etrafını çevirirler. Kendisini öldürecekleri sırada içlerinden birisi tanıyarak:
-Ben bunu Mîran Aşireti'nin içinde gördüm. Bu meşhur bir adamdır deyince, derhal bedeviler çekilerek kusurlarının afv buyurulmasını dilerler. Ve korkulu olan yerlerde kendilerine muhafızlık yapmak istemişlerse de Molla Said reddedip, yalnız olarak yoluna devam eder. Birkaç gün sonra Mardin'e gelir. Mardin üleması muarazaya kalkışırlarsa da muvaffak olamazlar, evlâdları yaşında olan genç Said'de hârika bir şekildeki ilmî kudreti görünce kendilerine üstad kabul ederler.
Bu esnada, Mardin'e gelen iki talebeye tesadüf etti. Bunlardan birisi, Cemaleddin-i Efganî'ye mensub olup; diğeri, tarîkat-ı Sünûsiyeden idi. Bunlar vasıtasıyla hem Cemaleddin-i Efganî'nin mesleğine, hem de tarîk-ı Sünûsî'ye aşinalık peyda etti.
Molla Said çok genç yaşta iken siyasî hayata atılır, vatan ve millete hizmete başlar. İlk hayat-ı siyasiyesi Mardin'de başlamıştır. Bunun üzerine bir mutasarrıfın pençe-i kahrıyla, elleri bağlı, muhafız nezaretinde Bitlis'e nefyedildi. Jandarmalarla yolda giderken namaz vakti gelir. Namaz kılmak için, kayıdların açılmasını jandarmalara ihtar eder. Jandarmalar kabul etmeyince, demir kayıdları bir mendil gibi açarak önlerine atar. Jandarmalar, bu hali keramet addedip hayretler içinde kalırlar. Teslimiyetle, rica ve istirham ile:
Paşa bu tahkire tahammül edemiyerek, öldürmek için üzerine hücum eder; fakat Mîran ağaları zabtederler. Nihayet Mustafa Paşa'nın oğlu Abdülkerim Molla Said'e yaklaşarak:
-Onun akidesi yanlıştır; rica ederim, şimdilik buradan başka yere teşrif ediniz, der.
Abdülkerim'in sözünü kırmaz, yalnız olarak bedevilerin meskeni olan Biro Çölü'ne doğru hareket eder. Yolda bedevi eşkiyalarına tesadüf eder. Bedevilerin silâhları mızrak ve Molla Said'in silâhı mavzer olduğundan, eşkiyalara doğru kurşun atmaya başlar, eşkiyalar çekilirler. Yoluna devam ederken ikinci çeteye tesadüf eder. Bu defa eşkiyalar çok olduğundan etrafını çevirirler. Kendisini öldürecekleri sırada içlerinden birisi tanıyarak:
-Ben bunu Mîran Aşireti'nin içinde gördüm. Bu meşhur bir adamdır deyince, derhal bedeviler çekilerek kusurlarının afv buyurulmasını dilerler. Ve korkulu olan yerlerde kendilerine muhafızlık yapmak istemişlerse de Molla Said reddedip, yalnız olarak yoluna devam eder. Birkaç gün sonra Mardin'e gelir. Mardin üleması muarazaya kalkışırlarsa da muvaffak olamazlar, evlâdları yaşında olan genç Said'de hârika bir şekildeki ilmî kudreti görünce kendilerine üstad kabul ederler.
Bu esnada, Mardin'e gelen iki talebeye tesadüf etti. Bunlardan birisi, Cemaleddin-i Efganî'ye mensub olup; diğeri, tarîkat-ı Sünûsiyeden idi. Bunlar vasıtasıyla hem Cemaleddin-i Efganî'nin mesleğine, hem de tarîk-ı Sünûsî'ye aşinalık peyda etti.
Molla Said çok genç yaşta iken siyasî hayata atılır, vatan ve millete hizmete başlar. İlk hayat-ı siyasiyesi Mardin'de başlamıştır. Bunun üzerine bir mutasarrıfın pençe-i kahrıyla, elleri bağlı, muhafız nezaretinde Bitlis'e nefyedildi. Jandarmalarla yolda giderken namaz vakti gelir. Namaz kılmak için, kayıdların açılmasını jandarmalara ihtar eder. Jandarmalar kabul etmeyince, demir kayıdları bir mendil gibi açarak önlerine atar. Jandarmalar, bu hali keramet addedip hayretler içinde kalırlar. Teslimiyetle, rica ve istirham ile:
Yükleniyor...