ve niyetiyle ve tasavvuruyla kendimizi fevkalhad bahtiyar biliyoruz. Hususan âhir ömrümde böyle kıymetdar, manevî evlâdları ve yüzer Abdurrahman'ları bulmak, benim için dünyada Cennet hayatı hükmüne geçiyor.
Geçen Ramazan-ı Şerif'te, hastalık münasebetiyle, herbir kardeşim benim hesabıma bir saat çalışmasının büyük bir neticesini aynelyakîn ve hakkalyakîn gördüğümden; böyle duaları reddedilmez masumların ve mübarek ihtiyarların ve üstadlarının, benim hesabıma olan duaları ve çalışmaları, benim Risale-i Nur'a hizmetimin uhrevî bir netice-i bâkiyesini dünyada dahi bana gösterdi.
اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى
Kardeşiniz
Said Nursî
* * *
ISPARTA'YA GÖNDERİLEN BİR FIKRADIR
Risale-i Nur kendi sadık ve sebatkâr şakirdlerine kazandırdığı çok büyük kâr ve kazanç ve pek çok kıymetdar neticeye mukabil fiat olarak, o şakirdlerden tam ve hâlis bir sadakat ve daimî sarsılmaz bir sebat ister. Evet Risale-i Nur onbeş senede medresede kazanılan kuvvetli iman-ı tahkikîyi, onbeş haftada ve bazılara onbeş günde kazandırdığına, yirmibin zât tecrübeleriyle şehadet ederler.
Hem iştirak-i a'mal-i uhreviye düsturuyla, herbir şakirdinin, her bir günde binler hâlis lisanlarıyla edilen makbul duaları ve binler ehl-i salahatın işledikleri a'mal-i sâlihanın misil sevablarını kazandırıp, herbir hakikî, sadık ve sebatkâr şakirdlerini amelce binler adam hükmüne getirdiğine delil; kerametkârane ve takdirkârane İmam-ı Ali'nin üç ihbarı ve keramet-i gaybiye-i Gavs-ı A'zam'daki tahsinkârane ve teşvikkârane beşareti ve Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan'ın kuvvetli işaretleri, o hâlis şakirdlerin ehl-i saadet ve ehl-i Cennet olacaklarını pek kat'î isbat ederler. Elbette böyle bir kazanç, öyle fiat ister.
Madem hakikat budur. Risale-i Nur dairesinin yakınında bulunan ehl-i ilim ve ehl-i tarîkat ve sofi-meşreb zâtlar, onun cereyanına girmek ve ilim ve tarîkattan gelen sermayeleriyle ona kuvvet vermek ve genişlemesine çalışmak ve şakirdlerini teşvik etmek
Geçen Ramazan-ı Şerif'te, hastalık münasebetiyle, herbir kardeşim benim hesabıma bir saat çalışmasının büyük bir neticesini aynelyakîn ve hakkalyakîn gördüğümden; böyle duaları reddedilmez masumların ve mübarek ihtiyarların ve üstadlarının, benim hesabıma olan duaları ve çalışmaları, benim Risale-i Nur'a hizmetimin uhrevî bir netice-i bâkiyesini dünyada dahi bana gösterdi.
اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى
Kardeşiniz
Said Nursî
Risale-i Nur kendi sadık ve sebatkâr şakirdlerine kazandırdığı çok büyük kâr ve kazanç ve pek çok kıymetdar neticeye mukabil fiat olarak, o şakirdlerden tam ve hâlis bir sadakat ve daimî sarsılmaz bir sebat ister. Evet Risale-i Nur onbeş senede medresede kazanılan kuvvetli iman-ı tahkikîyi, onbeş haftada ve bazılara onbeş günde kazandırdığına, yirmibin zât tecrübeleriyle şehadet ederler.
Hem iştirak-i a'mal-i uhreviye düsturuyla, herbir şakirdinin, her bir günde binler hâlis lisanlarıyla edilen makbul duaları ve binler ehl-i salahatın işledikleri a'mal-i sâlihanın misil sevablarını kazandırıp, herbir hakikî, sadık ve sebatkâr şakirdlerini amelce binler adam hükmüne getirdiğine delil; kerametkârane ve takdirkârane İmam-ı Ali'nin üç ihbarı ve keramet-i gaybiye-i Gavs-ı A'zam'daki tahsinkârane ve teşvikkârane beşareti ve Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan'ın kuvvetli işaretleri, o hâlis şakirdlerin ehl-i saadet ve ehl-i Cennet olacaklarını pek kat'î isbat ederler. Elbette böyle bir kazanç, öyle fiat ister.
Madem hakikat budur. Risale-i Nur dairesinin yakınında bulunan ehl-i ilim ve ehl-i tarîkat ve sofi-meşreb zâtlar, onun cereyanına girmek ve ilim ve tarîkattan gelen sermayeleriyle ona kuvvet vermek ve genişlemesine çalışmak ve şakirdlerini teşvik etmek
Yükleniyor...