Said Nursî
بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ
Bugünlerde Risale-i Nur'a sû'-i kasd edenlerin ve sizlere sıkıntı verenlerin haklarında, bana verdiği bir hiddet neticesinde bedduaya teşebbüs ettim. Birden Isparta'ya kıyamadım. Beddua yerine; "Yâ Rab! Isparta Risale-i Nur'un bir Medreset-üz Zehrasıdır. Oradaki fena memurları dahi ıslah eyle, hüsn-ü akibet ver" diye dua eyledim ve ediyorum.
Said Nursî
بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ
Aziz, sıddık, fedakâr kardeşlerim!
Nurlar; bilakis Isparta tevakkufuna karşı, buralarda inkişafat ile tezahür etti.
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ هٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبّ۪ى
En ziyade bize nezaretle, bizimle ve siyasetle alâkadar mühim bir zât geldi. Ona dedim ki:
"Bu onsekiz senedir sizlere müracaat etmedim ve hiç gazete okumadım; bu sekiz aydır, bir defa cihanda ne oluyor, diye sormadım; üç senedir burada işitilen radyoyu dinlemedim; tâ ki kudsî hizmetimize manevî zarar gelmesin. Bunun sebebi şudur ki: İman hizmeti, iman hakaikı, bu kâinatta herşeyin fevkindedir; hiçbir şeye tâbi' ve âlet olamaz. Fakat bu zamanda ehl-i gaflet ve dalalet ve dinini dünyaya satan ve bâki elmasları şişeye tebdil eden gafil insanlar nazarında o hizmet-i imaniyeyi hariçteki kuvvetli cereyanlara
Yükleniyor...