şahid vardır.>Demek Risale-i Nur'un dairesine yakın bulunanlar, içine girmezse, tehlike ihtimali kavîdir.
Evet
يَسْتَحِبُّونَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَا عَلَى اْلاٰخِرَةِ
işaretiyle bu asır, hayat-ı dünyeviyeyi hayat-ı uhreviyeye, ehl-i İslâm'a da bilerek tercih ettirdi. Hem bin üçyüz otuzdört (1334) tarihinde başlayıp, öyle bir rejim ehl-i iman içine sokuldu. Evet
عَلَى اْلاٰخِرَةِ
cifir ve ebced hesabıyla 1333 veya dört ederek, aynı vakitte eski Harb-i Umumî'de İslâmiyet düşmanları galebe çalmakla, muahede şartını, dünyayı dine tercih rejiminin mebdeine tevafuk ediyor. İki-üç sene sonra bilfiil neticeleri görüldü.
Said Nursî
* * *
ÜSTAD BEDÎÜZZAMAN'IN İKİNCİ DÜNYA HARBİ ESNASINDA YAZDIĞI MÜHİM BİR MEKTUB
بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ
Şiddet-i şefkat ve rikkatten ve bu kışın şiddetli soğuğuyla beraber manevî ve şiddetli bir soğuk ve musibet-i beşeriyeden bîçarelere gelen felâketler, sefaletler, açlıklar şiddetle rikkatime dokundu. Birden ihtar edildi ki: Böyle musibetlerde kâfir de olsa hakkında bir nevi merhamet ve mükâfat vardır ki, o musibet ona nisbeten çok ucuz düşer. Böyle musibet-i semaviye, masumlar hakkında bir nevi şehadet hükmüne geçiyor.
Üç-dört aydır ki, dünyanın vaziyetinden ve harbinden hiç haberim yokken Avrupa ve Rusya'daki çoluk çocuğa acıyarak tahattur ettim. O manevî ihtarın beyan ettiği taksimat, bu elîm şefkate bir merhem oldu. Şöyle ki:
O musibet-i semaviyeden, zalim kısmının cinayetinin neticesi olarak gelen felâketten vefat eden ve perişan olanlar eğer onbeş yaşına kadar olanlar ise, ne dinde olursa olsun şehid hükmündedir. Müslümanlar gibi büyük mükâfat-ı maneviyeleri, o musibeti hiçe indirir.
Evet
يَسْتَحِبُّونَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَا عَلَى اْلاٰخِرَةِ
işaretiyle bu asır, hayat-ı dünyeviyeyi hayat-ı uhreviyeye, ehl-i İslâm'a da bilerek tercih ettirdi. Hem bin üçyüz otuzdört (1334) tarihinde başlayıp, öyle bir rejim ehl-i iman içine sokuldu. Evet
عَلَى اْلاٰخِرَةِ
cifir ve ebced hesabıyla 1333 veya dört ederek, aynı vakitte eski Harb-i Umumî'de İslâmiyet düşmanları galebe çalmakla, muahede şartını, dünyayı dine tercih rejiminin mebdeine tevafuk ediyor. İki-üç sene sonra bilfiil neticeleri görüldü.
Said Nursî
بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ
Şiddet-i şefkat ve rikkatten ve bu kışın şiddetli soğuğuyla beraber manevî ve şiddetli bir soğuk ve musibet-i beşeriyeden bîçarelere gelen felâketler, sefaletler, açlıklar şiddetle rikkatime dokundu. Birden ihtar edildi ki: Böyle musibetlerde kâfir de olsa hakkında bir nevi merhamet ve mükâfat vardır ki, o musibet ona nisbeten çok ucuz düşer. Böyle musibet-i semaviye, masumlar hakkında bir nevi şehadet hükmüne geçiyor.
Üç-dört aydır ki, dünyanın vaziyetinden ve harbinden hiç haberim yokken Avrupa ve Rusya'daki çoluk çocuğa acıyarak tahattur ettim. O manevî ihtarın beyan ettiği taksimat, bu elîm şefkate bir merhem oldu. Şöyle ki:
O musibet-i semaviyeden, zalim kısmının cinayetinin neticesi olarak gelen felâketten vefat eden ve perişan olanlar eğer onbeş yaşına kadar olanlar ise, ne dinde olursa olsun şehid hükmündedir. Müslümanlar gibi büyük mükâfat-ı maneviyeleri, o musibeti hiçe indirir.
Yükleniyor...