Geda beraber. Hem bahemdir bir dinar ve bir dirhem o lezzet berhem-zened eleme olur merhem.
* * *
Niyet gibi, tarz-ı nazar dahi âdeti ibadete çevirir
Şu noktaya dikkat et; nasıl olur niyetle mubah âdât, ibadat... Öyle tarz-ı nazarla fünun-u ekvan, olur maarif-i İlahî...
Tedkik dahi tefekkür, yani ger harfî nazarla, hem san'at noktasında "Ne güzeldir" yerine "Ne güzel yapmış Sâni', nasıl yapmış o mâhi"
Nokta-i nazarında kâinata bir baksan, nakş-ı Nakkaş-ı Ezel, nizam ve hikmetiyle lem'a-i kasd ve itkan, tenvir eder şübehi.
Döner ulûm-u kâinat, maarif-i İlahî. Eğer mana-yı ismiyle, tabiat noktasında, "zâtında nasıl olmuş" eğer etsen nigahı,
Bakarsan kâinata, daire-i fünunun daire-i cehl olur. Bîçare hakikatlar, kıymetsiz eller kıymetsiz eder. Çoktur bunun güvahı...
* * *
Böyle zamanda tereffühte izn-i Şer'î bizi muhtar bırakmaz
Lezaiz çağırdıkça "Sanki yedim" demeli. Sanki yedim düstur eden, bir mescidi yemedi.
{(*): İstanbul'da Sanki Yedim namında bir mescid var. "Sanki yedim." diyen adam, hevesinden kurtardığı paralarla bina etmiş.}
Eskide ekser İslâm filcümle aç değildi. Tena'uma ihtiyar bir derece var idi.
Şimdi ise, ekserî açlığa düştü kaldı. Telezzüze ihtiyar, izn-i Şer'î kalmadı.
Sevad-ı a'zam, hem ekseriyet-i masumun maişeti basittir. Tegaddi besatetiyle onlara tâbi' olmak
Bin kerre müreccahtır, ekalliyet-i müsrife, ya bir kısım sefihe tegaddide tereffüh noktasında benzemek...
* * *
Zaman olur ki, adem-i nimet nimettir
Hâfıza bir nimettir. Fakat ahlâksız bir adamda musibet zamanında nisyan ona racihtir.
Niyet gibi, tarz-ı nazar dahi âdeti ibadete çevirir
Şu noktaya dikkat et; nasıl olur niyetle mubah âdât, ibadat... Öyle tarz-ı nazarla fünun-u ekvan, olur maarif-i İlahî...
Tedkik dahi tefekkür, yani ger harfî nazarla, hem san'at noktasında "Ne güzeldir" yerine "Ne güzel yapmış Sâni', nasıl yapmış o mâhi"
Nokta-i nazarında kâinata bir baksan, nakş-ı Nakkaş-ı Ezel, nizam ve hikmetiyle lem'a-i kasd ve itkan, tenvir eder şübehi.
Döner ulûm-u kâinat, maarif-i İlahî. Eğer mana-yı ismiyle, tabiat noktasında, "zâtında nasıl olmuş" eğer etsen nigahı,
Bakarsan kâinata, daire-i fünunun daire-i cehl olur. Bîçare hakikatlar, kıymetsiz eller kıymetsiz eder. Çoktur bunun güvahı...
Böyle zamanda tereffühte izn-i Şer'î bizi muhtar bırakmaz
Lezaiz çağırdıkça "Sanki yedim" demeli. Sanki yedim düstur eden, bir mescidi yemedi.
{(*): İstanbul'da Sanki Yedim namında bir mescid var. "Sanki yedim." diyen adam, hevesinden kurtardığı paralarla bina etmiş.}
Eskide ekser İslâm filcümle aç değildi. Tena'uma ihtiyar bir derece var idi.
Şimdi ise, ekserî açlığa düştü kaldı. Telezzüze ihtiyar, izn-i Şer'î kalmadı.
Sevad-ı a'zam, hem ekseriyet-i masumun maişeti basittir. Tegaddi besatetiyle onlara tâbi' olmak
Bin kerre müreccahtır, ekalliyet-i müsrife, ya bir kısım sefihe tegaddide tereffüh noktasında benzemek...
Zaman olur ki, adem-i nimet nimettir
Hâfıza bir nimettir. Fakat ahlâksız bir adamda musibet zamanında nisyan ona racihtir.
Yükleniyor...