يَا رَبْ هَرْ حَىْ بِتَمَاشَاگَهِ صُنْعِ تُو زِهَرْجَاىْ بَتَاز۪ى
Her zîhayat senin temaşageh-i san'atın olan zemin yüzüne her yerden çıkıp bakıyorlar.
زِنِش۪يبُ اَزْ فِرَاز۪ى مَانَنْدِ دَلَّا لَانْ بِنِدَاءِ بِآوَاز۪ى
Aşağıdan, yukarıdan dellâllar gibi çıkıp bağırıyorlar.
دَمْ دَمْ زِجَمَالِ نَقْشِ تُو ﴿نُسْخَه: زِهَوَاىِ شَوْقِ تُو﴾ دَرْ رَقْص بَاز۪ى
Senin cemal-i nakşından keyiflenip, o dellâl-misal ağaçlar oynuyorlar.
زِكَمَالِ صُنْعِ تُو خُوشْ خُوشْ بِگَاز۪ى
Senin kemal-i san'atından neş'elenip, güzel güzel sadâ veriyorlar.
زِش۪ير۪ين۪ى آوَازِ خُودْ هَىْ هَىْ دِنَاز۪ى
Güya sadâlarının tatlılığı, onları da neş'elendirip nazeninane bir naz ettiriyor.
اَزْوَىْ رَقْصَه آمَدْ جَذْبَه خَاز۪ى
İşte ondandır ki; şu ağaçlar raksa gelmiş, cezbe istiyorlar.
اَز۪ينْ آثَارِ رَحْمَتْ يَافْتْ هَرْ حَىْ دَرْسِ تَسْب۪يحُ نَمَاز۪ى
Şu rahmet-i İlahiyenin âsârıyladır ki; her zîhayat, kendine mahsus tesbih ve namazın dersini alıyorlar.
اِيسْتَادَسْتْ هَرْ يَك۪ى بَرْ سَنْگِ بَالَا سَرْفِرَاز۪ى
Ders aldıktan sonra, herbir ağaç yüksek bir taş üstünde arşa başını kaldırıp durmuşlar.
دِرَازْ كَرْدَسْتْ دَسْتْهَارَا بَدَرْگَاهِ اِلٰه۪ى هَمْ چُو شَهْبَاز۪ى
Her zîhayat senin temaşageh-i san'atın olan zemin yüzüne her yerden çıkıp bakıyorlar.
زِنِش۪يبُ اَزْ فِرَاز۪ى مَانَنْدِ دَلَّا لَانْ بِنِدَاءِ بِآوَاز۪ى
Aşağıdan, yukarıdan dellâllar gibi çıkıp bağırıyorlar.
دَمْ دَمْ زِجَمَالِ نَقْشِ تُو ﴿نُسْخَه: زِهَوَاىِ شَوْقِ تُو﴾ دَرْ رَقْص بَاز۪ى
Senin cemal-i nakşından keyiflenip, o dellâl-misal ağaçlar oynuyorlar.
زِكَمَالِ صُنْعِ تُو خُوشْ خُوشْ بِگَاز۪ى
Senin kemal-i san'atından neş'elenip, güzel güzel sadâ veriyorlar.
زِش۪ير۪ين۪ى آوَازِ خُودْ هَىْ هَىْ دِنَاز۪ى
Güya sadâlarının tatlılığı, onları da neş'elendirip nazeninane bir naz ettiriyor.
اَزْوَىْ رَقْصَه آمَدْ جَذْبَه خَاز۪ى
İşte ondandır ki; şu ağaçlar raksa gelmiş, cezbe istiyorlar.
اَز۪ينْ آثَارِ رَحْمَتْ يَافْتْ هَرْ حَىْ دَرْسِ تَسْب۪يحُ نَمَاز۪ى
Şu rahmet-i İlahiyenin âsârıyladır ki; her zîhayat, kendine mahsus tesbih ve namazın dersini alıyorlar.
اِيسْتَادَسْتْ هَرْ يَك۪ى بَرْ سَنْگِ بَالَا سَرْفِرَاز۪ى
Ders aldıktan sonra, herbir ağaç yüksek bir taş üstünde arşa başını kaldırıp durmuşlar.
دِرَازْ كَرْدَسْتْ دَسْتْهَارَا بَدَرْگَاهِ اِلٰه۪ى هَمْ چُو شَهْبَاز۪ى
-
Ara
-
Sayfaya git
-
Lügat
-
Kitap ekle
-
Kaydır
-
Fihrist
-
Geçmiş
-
Paylaş
-
Gece-Gündüz modu
-
Tefekkür aç/kapat
-
İşaretlerim
-
Notlarım
-
Toplama sistemi
-
Görüntülü sohbetler
-
Soru-cevaplar
-
Tarih dönüşümü
-
Yardım
-
Ayarlar
- SÖZLER
- Birinci Söz
- Ondördüncü Lem'anın İkinci Makamı
- İkinci Söz
- Üçüncü Söz
- Dördüncü Söz
- Beşinci Söz
- Altıncı Söz
- Yedinci Söz
- Sekizinci Söz
- Dokuzuncu Söz
- Onuncu Söz
- Birinci Suret
- İkinci Suret
- Üçüncü Suret
- Dördüncü Suret
- Beşinci Suret
- Altıncı Suret
- Yedinci Suret
- Sekizinci Suret
- Dokuzuncu Suret
- Onuncu Suret
- Onbirinci Suret
- Onikinci Suret
- Mukaddime
- Birinci Hakikat
- İkinci Hakikat
- Üçüncü Hakikat
- Dördüncü Hakikat
- Beşinci Hakikat
- Altıncı Hakikat
- Yedinci Hakikat
- Sekizinci Hakikat
- Dokuzuncu Hakikat
- Onuncu Hakikat
- Onbirinci Hakikat
- Onikinci Hakikat
- Hâtime
- ONUNCU SÖZ'ÜN MÜHİM BİR ZEYLİ VE LÂHİKASININ BİRİNCİ PARÇASI
- Mukaddime
- Zeylin İkinci Parçası
- Zeylin Üçüncü Parçası
- Zeylin Dördüncü Parçası
- Zeylin Beşinci Parçası
- Onbirinci Söz
- Onikinci Söz
- Onüçüncü Söz
- Ondördüncü Söz
- Onbeşinci Söz
- Onaltıncı Söz
- Onyedinci Söz
- Onsekizinci Söz
- Ondokuzuncu Söz
- Yirminci Söz
- Yirmibirinci Söz
- Yirmiikinci Söz
- Yirmiüçüncü Söz
- Yirmidördüncü Söz
- Yirmibeşinci Söz
- Yirmialtıncı Söz
- Yirmiyedinci Söz
- Yirmisekizinci Söz
- Yirmidokuzuncu Söz
- Otuzuncu Söz
- Otuzbirinci Söz
- Otuzikinci Söz
- Otuzüçüncü Söz
- Birinci Pencere
- İkinci Pencere
- Üçüncü Pencere
- Dördüncü Pencere
- Beşinci Pencere
- Altıncı Pencere
- Yedinci Pencere
- Sekizinci Pencere
- Dokuzuncu Pencere
- Onuncu Pencere
- Onbirinci Pencere
- Onikinci Pencere
- Onüçüncü Pencere
- Ondördüncü Pencere
- Onbeşinci Pencere
- Onaltıncı Pencere
- Onyedinci Pencere
- Onsekizinci Pencere
- Ondokuzuncu Pencere
- Yirminci Pencere
- Yirmibirinci Pencere
- Yirmiikinci Pencere
- Yirmiüçüncü Pencere
- Yirmidördüncü Pencere
- Yirmibeşinci Pencere
- Yirmialtıncı Pencere
- Yirmiyedinci Pencere
- Yirmisekizinci Pencere
- Yirmidokuzuncu Pencere
- Otuzuncu Pencere
- Otuzbirinci Pencere
- Otuzikinci Pencere
- Otuzüçüncü Pencere
- İHTAR
- Lemaat
- KONFERANS
- Fihrist
Yükleniyor...