olduğu halde; Kur'an-ı Kerim'in feyz ü irşadıyla o derece yükseklenir ve o derece letaifi inbisat eder ki; dünya mevcudatını ve zerrat-ı kâinatı tesbih tanesi edip, Mabudunu o adedle zikreder. Hattâ bir kısımları bunları da az görüp, Mabud-u Zülcelal'in liyakatını göstermek için gayr-ı mütenahî adedle, gayr-ı mütenahî tesbih ile Mabud-u Zülcemal'i zikrediyorlar. Dünya zerratının, virdlerine kâfi bir tesbih olmadığını ve nâkıs olduğunu gören ve Cennet'i zikirlerine gaye tanımayan uluvv-i himmet sahibi o tilmizler; kendi nefislerini, en edna bir mahluk-u İlahîden efdal görmediklerini gösteren bir hal ile, nihayet derecede tevazu ve mahviyet gösteriyorlar.

O şecere-i tûbâ-i Kur'aniyenin hadd ü hesaba gelmez münevver meyvelerinden Kutb-u Geylanî, Rufaî, Şazelî gibi zâkirleri dinle. Nasıl, tesbih tanelerine bedel zerrat-ı kâinatın silsilelerini ellerinde tutmuşlar, öylece Mabudun zikrini çekiyorlar.

Ey Avrupa'nın ruh-u habisi! Felâket-i maneviye-i beşeriyenin sebebi olan desatirinden bazılarını sâbıkan zikrettik. Şimdi, beşerin saadet-i maneviyesine menşe' olan desatir-i Kur'aniyenin yalnız bir-ikisine işaret edeceğiz:

Yükleniyor...