istidatları alışkanlık haline gelir. Bu yaşa kadar nur-u imanla meşgul olmak elzemdir.
Günlük İçtimaî Hadiselerle Meşguliyet: Günlük içtimaî hadiselerle meşgul olmak, kabiliyet ve istidatlarımızın Risale-i Nur hizmetinde inkişafına mani olur. Çünkü menfi gazete veya içtimaî hadiselerle meşguliyet, bir dava adamının, davasında yetişmesine engeldir. Nur talebesi gazeteye, müsbet veya menfi olarak kendilerini ilgilendiren bir hadise var mı, diye bakar.
Lâhika Mektupları: Lâhikalarda geçen siyasi mektuplar, şahsa değil umuma yazılmıştır.
Üstadımızın hususi neşrettiklerine nazaran, çok kısa, hatta bir satır olarak umuma neşrettiği mektuplar vardır.
Mektuplar ihtiyaca binaen yazılmıştır.
Cehd-Sa’y ü Gayret: Üstad himmet isteyenlere kızar, “Cehd ediniz, çalışınız” derdi...
Muarızların olması bir cihette iyi, çünkü kabiliyetlerimizin inkişafına sebep olur.
Ezber: Ezberlemek, hafızayı açar. Bazı veciz yerleri ezberleyip, konuşmalarımızda, sohbetlerimizde; “Üstadımız, Risale-i Nur böyle diyor” demek, sohbetlerde Risale-i Nur’dan bahsetmek ehemmiyetlidir.
Müsbet Hareket: Tan Gazetesi baskını hadisesinde Üstad, hiçbir talebesini siz de katılın diye göndermemiştir.
• Cifr ile ilgili mes’elelerin mahfuz ve hususi tutulması daha münasiptir.
• Külliyatı 3-4 defa okuduktan sonra Lahikaları, her paragrafının ameli cihetini düşünerek okumalı.
• Herhangi bir mes’eleyi izahta, kitaptan nakil getirmek. (kitabiliğe alışmak ve esas almak)
Hizmete Devam: 100 yaşıma da gelsem yine hizmet edeceğim. Yeni talebeler yetişmiş diye, meşgul olduğumuz hizmeti bırakmak vartadır.
• Başkalarının sadakatsizliği, fütur ve çekilmesi onlara söylenmez, fakat bizim sadakatimizi artırır.
• Üstad Hazretleri bir talebesine “Siyasette ya muvafık veya muhalif olmak vardır, tarafsızlık yoktur” demiştir.
• Derse gelen veya hususi tanıştığımız kimselerin, daha önceden meslek ve meşrebini öğrenmeli veya konuşmalar esnasında anlamalıyız. (Onun idrak ve anlayışına göre konuşmalıyız)
Ehl-i Tarîk ise, Üstadın isminden ziyade Risale-i Nur diye bahsetmek.
(Belagat: Mukteza-i hale göre konuşmak demektir.)
• Derste konuşan yeni ve yaşlı bir zat ise: “Muhterem ağabey, Allah razı olsun istifade ettik. Burada; nasıl câmilerde vaaz yapılır, onun gibi Üstad ve Risale-i Nur’dan bahsediyoruz. Senin bu mevzuunu müsait bir vakitte konuşalım. Ben evladınız yerindeyim” demek. Bu şekilde davranılınca şeyh de, hoca da olsa tatmin olur. Bu hizmette; tevazu ve mahviyetle muvaffak olunur.
Ders Okumak: Cemaate ders okurken, cümlenin son 3-4 veya 5 kelimesini başımızı hafifçe kaldırıp okumak. Kelimelerin manasını en yakın Osmanlıca kelimelerle vermek. (İnsan birden o okuyuş şekline alışamaz, zamanla olur.)
Sabah dersindeki cemaate karşı aynen, fakat umumi cemaate karşı (uydurukça olmamak şartıyla) kelimelerin manası verilerek okunmalı.
• Bazı şeyleri zamana bırakmak lazım.
• Sabah yapılan umumi derse muhakkak devam. Üstadımız, dersten sonra bize, aynı dersi tekrar okuturdu.
Feda Etmek: Abdullah Ağabey Dünyevi İstikbalini feda etmiştir. Ceylan Abi birisine
Günlük İçtimaî Hadiselerle Meşguliyet: Günlük içtimaî hadiselerle meşgul olmak, kabiliyet ve istidatlarımızın Risale-i Nur hizmetinde inkişafına mani olur. Çünkü menfi gazete veya içtimaî hadiselerle meşguliyet, bir dava adamının, davasında yetişmesine engeldir. Nur talebesi gazeteye, müsbet veya menfi olarak kendilerini ilgilendiren bir hadise var mı, diye bakar.
Lâhika Mektupları: Lâhikalarda geçen siyasi mektuplar, şahsa değil umuma yazılmıştır.
Üstadımızın hususi neşrettiklerine nazaran, çok kısa, hatta bir satır olarak umuma neşrettiği mektuplar vardır.
Mektuplar ihtiyaca binaen yazılmıştır.
Cehd-Sa’y ü Gayret: Üstad himmet isteyenlere kızar, “Cehd ediniz, çalışınız” derdi...
Muarızların olması bir cihette iyi, çünkü kabiliyetlerimizin inkişafına sebep olur.
Ezber: Ezberlemek, hafızayı açar. Bazı veciz yerleri ezberleyip, konuşmalarımızda, sohbetlerimizde; “Üstadımız, Risale-i Nur böyle diyor” demek, sohbetlerde Risale-i Nur’dan bahsetmek ehemmiyetlidir.
Müsbet Hareket: Tan Gazetesi baskını hadisesinde Üstad, hiçbir talebesini siz de katılın diye göndermemiştir.
• Cifr ile ilgili mes’elelerin mahfuz ve hususi tutulması daha münasiptir.
• Külliyatı 3-4 defa okuduktan sonra Lahikaları, her paragrafının ameli cihetini düşünerek okumalı.
• Herhangi bir mes’eleyi izahta, kitaptan nakil getirmek. (kitabiliğe alışmak ve esas almak)
Hizmete Devam: 100 yaşıma da gelsem yine hizmet edeceğim. Yeni talebeler yetişmiş diye, meşgul olduğumuz hizmeti bırakmak vartadır.
• Başkalarının sadakatsizliği, fütur ve çekilmesi onlara söylenmez, fakat bizim sadakatimizi artırır.
• Üstad Hazretleri bir talebesine “Siyasette ya muvafık veya muhalif olmak vardır, tarafsızlık yoktur” demiştir.
• Derse gelen veya hususi tanıştığımız kimselerin, daha önceden meslek ve meşrebini öğrenmeli veya konuşmalar esnasında anlamalıyız. (Onun idrak ve anlayışına göre konuşmalıyız)
Ehl-i Tarîk ise, Üstadın isminden ziyade Risale-i Nur diye bahsetmek.
(Belagat: Mukteza-i hale göre konuşmak demektir.)
• Derste konuşan yeni ve yaşlı bir zat ise: “Muhterem ağabey, Allah razı olsun istifade ettik. Burada; nasıl câmilerde vaaz yapılır, onun gibi Üstad ve Risale-i Nur’dan bahsediyoruz. Senin bu mevzuunu müsait bir vakitte konuşalım. Ben evladınız yerindeyim” demek. Bu şekilde davranılınca şeyh de, hoca da olsa tatmin olur. Bu hizmette; tevazu ve mahviyetle muvaffak olunur.
Ders Okumak: Cemaate ders okurken, cümlenin son 3-4 veya 5 kelimesini başımızı hafifçe kaldırıp okumak. Kelimelerin manasını en yakın Osmanlıca kelimelerle vermek. (İnsan birden o okuyuş şekline alışamaz, zamanla olur.)
Sabah dersindeki cemaate karşı aynen, fakat umumi cemaate karşı (uydurukça olmamak şartıyla) kelimelerin manası verilerek okunmalı.
• Bazı şeyleri zamana bırakmak lazım.
• Sabah yapılan umumi derse muhakkak devam. Üstadımız, dersten sonra bize, aynı dersi tekrar okuturdu.
Feda Etmek: Abdullah Ağabey Dünyevi İstikbalini feda etmiştir. Ceylan Abi birisine
Yükleniyor...