Derslerdeki Hareketlerimiz
• Derste, dessas şahıslar bulunduğu zaman, yanlarında ciddi bir şekilde oturmalıyız. Eğer dersi onlar yapıyorsa, dersi bizim yapmamız (zoraki bir şekilde değilde) münasip bir tarzda olmalı..
(Dessas şahıslar: Üstadın mesleğine uygun hareket etmeyip, tenkidlerde bulunarak, kardeşlere ye’s veren kimseler gibi...)
• Derste büyük (ağabey) olursa, dersi bağlayıcı şekilde yapmamak. Yani, biz bu derste bunları okuyacağız dememeliyiz.
• Derslerde 40-60 dakika imani bahis okumak, fasılalardan sonra müdafaa ve mektuplardan okumak. Ders arasında, hafızamızda Üstaddan bir hatıra ve bilgi varsa, münasip ise aynen söylemek.
• Derslerde, Risale okuyacak gençler önceden tespit edilmeli. Bu metod ile diğer gençleride okumaya teşvik etmeliyiz.
• Derslere 2-3 kişi birlikte giderek Ağabeylerin yanına oturup, kitap verirlerse okumalıyız. Ders harici mevzuları soranlarla, dersten sonra veya başka bir vakitte buluşup konuşmalıyız.
• Sorulan suallere; “Risale-i Nur suale ihtiyaç bırakmamış ve biz bütün müşkillerimizi ondan hallediyoruz, bunun için cevabını Risale-i Nur’dan okuyalım” demek. Vakit müsait ise tamamlayıcı (bu bahisle alakalı) yerleri okuyarak, fazla izaha kaçmamalıyız.
• Derste; fazla izah edenlere müsait bir vakitte, mevzu (fazla izahat verme hatası) ile ilgili ders yaparak, samimiyetle muamele etmek.
Münakaşa tarzıyla ikna edilirse de, kalpte menfi iz bırakır, adavete inkılab eder.
• Derslerden en son çıkmak ve sohbetlerde Risale-i Nur’dan bahsetmek.
Ders okuyan büyük ise yanına oturmak ve teklif ederse okumak. Dersi bir kişi verir, ders okunurken 2-3 kişi karışmaz. Ders okunurken, “mesela” deyip başı kaldırmak, bazı vehhamlara, bizim nazarımızı celbetmek istiyor manasını verir, halbuki celbedilen Risale-i Nur’dur, memnun olmak gerekir.
• Ders okurken, gelen cümle hafızamızda var ise, başımızı hafifçe kaldırıp o kalan cümleyi okumak. “Muazzam, gayet, pek çok” ve bu gibi kelimelerde manayı his ve idrak ederek, kelimelerin hakkını vererek okumak.
• Kimseye hatasını cemaat içinde söylememeli, yalnız kalınca ve kavl-i leyyinle söylenmeli.
• Derse gelenlerin yanında birbirimizi tenkid etmemeliyiz.
Çünkü; “Daha kendi aralarında anlaşamamışlar” diye düşünürler.
• Genç yaşta, gençlikten gelen fıtri ahvalinden dolayı şahısta enaniyet bulunur, fakat okumakla geçer.
• Risale-i Nur talebesi; imanî bahisleri okur, ehl-i salat ve takva olur, fakat başka cereyanlara aldanabilir. Eğer, meslek ve meşrebe dair mevzuları, lahikaları okursa, aldanmaz.
• Ders okuma makamı, tevazu makamı değildir; cemaatı muhafaza makamıdır. Dersleri, külliyatı 3-4 defa tekrar edenlere okutmalıyız.
• Yalnız lise ve üniversite talebeleriyle meşgul olmak değil, diğer bütün Nur talebeleriyle de meşgul olmak lazımdır.
• Derslerde nazar-ı dikkati derse (Risale-i Nur’a) çekmek için, okunan mevzu’a muvafık
• Derste, dessas şahıslar bulunduğu zaman, yanlarında ciddi bir şekilde oturmalıyız. Eğer dersi onlar yapıyorsa, dersi bizim yapmamız (zoraki bir şekilde değilde) münasip bir tarzda olmalı..
(Dessas şahıslar: Üstadın mesleğine uygun hareket etmeyip, tenkidlerde bulunarak, kardeşlere ye’s veren kimseler gibi...)
• Derste büyük (ağabey) olursa, dersi bağlayıcı şekilde yapmamak. Yani, biz bu derste bunları okuyacağız dememeliyiz.
• Derslerde 40-60 dakika imani bahis okumak, fasılalardan sonra müdafaa ve mektuplardan okumak. Ders arasında, hafızamızda Üstaddan bir hatıra ve bilgi varsa, münasip ise aynen söylemek.
• Derslerde, Risale okuyacak gençler önceden tespit edilmeli. Bu metod ile diğer gençleride okumaya teşvik etmeliyiz.
• Derslere 2-3 kişi birlikte giderek Ağabeylerin yanına oturup, kitap verirlerse okumalıyız. Ders harici mevzuları soranlarla, dersten sonra veya başka bir vakitte buluşup konuşmalıyız.
• Sorulan suallere; “Risale-i Nur suale ihtiyaç bırakmamış ve biz bütün müşkillerimizi ondan hallediyoruz, bunun için cevabını Risale-i Nur’dan okuyalım” demek. Vakit müsait ise tamamlayıcı (bu bahisle alakalı) yerleri okuyarak, fazla izaha kaçmamalıyız.
• Derste; fazla izah edenlere müsait bir vakitte, mevzu (fazla izahat verme hatası) ile ilgili ders yaparak, samimiyetle muamele etmek.
Münakaşa tarzıyla ikna edilirse de, kalpte menfi iz bırakır, adavete inkılab eder.
• Derslerden en son çıkmak ve sohbetlerde Risale-i Nur’dan bahsetmek.
Ders okuyan büyük ise yanına oturmak ve teklif ederse okumak. Dersi bir kişi verir, ders okunurken 2-3 kişi karışmaz. Ders okunurken, “mesela” deyip başı kaldırmak, bazı vehhamlara, bizim nazarımızı celbetmek istiyor manasını verir, halbuki celbedilen Risale-i Nur’dur, memnun olmak gerekir.
• Ders okurken, gelen cümle hafızamızda var ise, başımızı hafifçe kaldırıp o kalan cümleyi okumak. “Muazzam, gayet, pek çok” ve bu gibi kelimelerde manayı his ve idrak ederek, kelimelerin hakkını vererek okumak.
• Kimseye hatasını cemaat içinde söylememeli, yalnız kalınca ve kavl-i leyyinle söylenmeli.
• Derse gelenlerin yanında birbirimizi tenkid etmemeliyiz.
Çünkü; “Daha kendi aralarında anlaşamamışlar” diye düşünürler.
• Genç yaşta, gençlikten gelen fıtri ahvalinden dolayı şahısta enaniyet bulunur, fakat okumakla geçer.
• Risale-i Nur talebesi; imanî bahisleri okur, ehl-i salat ve takva olur, fakat başka cereyanlara aldanabilir. Eğer, meslek ve meşrebe dair mevzuları, lahikaları okursa, aldanmaz.
• Ders okuma makamı, tevazu makamı değildir; cemaatı muhafaza makamıdır. Dersleri, külliyatı 3-4 defa tekrar edenlere okutmalıyız.
• Yalnız lise ve üniversite talebeleriyle meşgul olmak değil, diğer bütün Nur talebeleriyle de meşgul olmak lazımdır.
• Derslerde nazar-ı dikkati derse (Risale-i Nur’a) çekmek için, okunan mevzu’a muvafık
Yükleniyor...