Tesbitler
• Her insan kendi değerine inanır ve başkalarının da bunu kabul etmesini ister.
• İnsan, herşeyden evvel kendisiyle ilgilenir.
• Her şeyi bildiğini iddia edenler cahildir.
• Kabı dolu olana ilimden bahsedilmez.
• Kudsi uhuvvetin teessüsü için çokluğa lüzum yoktur. 3-5 kişi olsa kafidir.
• Doğruluk itidaldedir, ihtiyat sabırdandır.
• Şahsi kusuru, umuma taalluk eden kusurdan tefrik etmeliyiz. İnsanın şahsî olan kusurlarından, şefkat ve acımak ile kurtulabileceğini telakki etmeliyiz.
• Dilimizi; samimiyet zannıyla tahripkar, yıkıcı, gücendirici konuşmalardan muhafaza etmek gerekir.
• Münakaşa ile hiçbir dava halledilmez. Münakaşadan yavaşça çekil, öyle şeyler muvakkattir.
• Taarruz edildiğinde, mukabele-i bilmisil yapmamak. Hele Müslüman olursa müsbet mesaiye devam, meslek-i nuriyenin esasatındandır.
• Büyük zatlar bunda müttefiktir ki; “Başkalarıyla uğraşan yolundan kalır” (Dinsizlerin, ve şeytanın ehl-i hizmeti başka şeylerle meşgul ederek, hizmete mani olma planı vardır.)
• Şahsi müdafaaya geçmeyip, daima hak ve hakikati iltizam ve müdafaa etmek, meslek-i kudsiyemizdendir.
• İnsan; bazı imtihanlara maruz kalır. Bu durum kuvvet ve salabet kazanmaya sebeptir.
• Varta ve yanlışlık gibi hadiselerden, kendimize ibret ve ders almalıyız. Yoksa biz de aynı hallere düşebiliriz. Bu hâl-i sükuttan titreriz ve titrerim.
• Şaka muhabbetin kezzabıdır.
• Düşün! düşün! Ne düşündüğünü de düşün!
• Çok kere olur ki, hatası kendisine söylenmeyen bir kimse, hatasını hüner sayar.
• Sana şifa lazım ise, acı ilaç iç. Dostun sözü acıdır.
• Zihnî faaliyet için takip edeceğim gaye, iradî dikkat cehdlerinden ibarettir.
• İmanı kurtarmak, Kur’ana ve Nur’a hizmet gibi, mukaddes ve asil bir dava uğrunda, hayatımı fedadan çekinmeyeceğim.
• Hususan yeknesak dünyevi meşguliyetler; insanın mahiyetindeki ulvi melekeleri körletir. Manevi terakkiyata medar olacak yüksek istidatları söndürür, kabiliyetleri verimsiz kılar.
• Tembelliğe, basit ve manasız zevklerime, müsaade etmeyeceğim!
• İrade ve nefsimize hakimiyete, inayet-i Hakla muvaffak olabiliriz. Bu cehdimizde ‘zaman’ da bize hizmet edecektir.
• Nefse hakimiyetin en ehemmiyetli şartı; fikirlerin ve hareketin kuvvetli i’tiyatlar halinde birbirine raptedilmesidir. (Fikir ve hareket arasında öyle bir rabıta te’min etmelidir ki; zihinde teşekkül eden bir fikri, aynı vuzuh ve şiddetle ‘hareket’ takip edebilmelidir.)
• Üstadımıza sadık olan, nza-i İlahîyi bulandır.
• Yüksek bir gaye, ebedi, canlı ve cazip bir maksad; işte bütün sıcak heyecan ve fikirlerimizi hakaik-i imaniye üzerine çevirebilmeliyiz. Böylece hedefe varabiliriz.
• Gayr-ı meşru veya lüzumsuz arzularıma mukavemet ve muhalefet etmeliyim.
• Maksat ve gayelerimize muvafık hislerimizden, hemen istifade etmeliyiz.
• Her insan kendi değerine inanır ve başkalarının da bunu kabul etmesini ister.
• İnsan, herşeyden evvel kendisiyle ilgilenir.
• Her şeyi bildiğini iddia edenler cahildir.
• Kabı dolu olana ilimden bahsedilmez.
• Kudsi uhuvvetin teessüsü için çokluğa lüzum yoktur. 3-5 kişi olsa kafidir.
• Doğruluk itidaldedir, ihtiyat sabırdandır.
• Şahsi kusuru, umuma taalluk eden kusurdan tefrik etmeliyiz. İnsanın şahsî olan kusurlarından, şefkat ve acımak ile kurtulabileceğini telakki etmeliyiz.
• Dilimizi; samimiyet zannıyla tahripkar, yıkıcı, gücendirici konuşmalardan muhafaza etmek gerekir.
• Münakaşa ile hiçbir dava halledilmez. Münakaşadan yavaşça çekil, öyle şeyler muvakkattir.
• Taarruz edildiğinde, mukabele-i bilmisil yapmamak. Hele Müslüman olursa müsbet mesaiye devam, meslek-i nuriyenin esasatındandır.
• Büyük zatlar bunda müttefiktir ki; “Başkalarıyla uğraşan yolundan kalır” (Dinsizlerin, ve şeytanın ehl-i hizmeti başka şeylerle meşgul ederek, hizmete mani olma planı vardır.)
• Şahsi müdafaaya geçmeyip, daima hak ve hakikati iltizam ve müdafaa etmek, meslek-i kudsiyemizdendir.
• İnsan; bazı imtihanlara maruz kalır. Bu durum kuvvet ve salabet kazanmaya sebeptir.
• Varta ve yanlışlık gibi hadiselerden, kendimize ibret ve ders almalıyız. Yoksa biz de aynı hallere düşebiliriz. Bu hâl-i sükuttan titreriz ve titrerim.
• Şaka muhabbetin kezzabıdır.
• Düşün! düşün! Ne düşündüğünü de düşün!
• Çok kere olur ki, hatası kendisine söylenmeyen bir kimse, hatasını hüner sayar.
• Sana şifa lazım ise, acı ilaç iç. Dostun sözü acıdır.
• Zihnî faaliyet için takip edeceğim gaye, iradî dikkat cehdlerinden ibarettir.
• İmanı kurtarmak, Kur’ana ve Nur’a hizmet gibi, mukaddes ve asil bir dava uğrunda, hayatımı fedadan çekinmeyeceğim.
• Hususan yeknesak dünyevi meşguliyetler; insanın mahiyetindeki ulvi melekeleri körletir. Manevi terakkiyata medar olacak yüksek istidatları söndürür, kabiliyetleri verimsiz kılar.
• Tembelliğe, basit ve manasız zevklerime, müsaade etmeyeceğim!
• İrade ve nefsimize hakimiyete, inayet-i Hakla muvaffak olabiliriz. Bu cehdimizde ‘zaman’ da bize hizmet edecektir.
• Nefse hakimiyetin en ehemmiyetli şartı; fikirlerin ve hareketin kuvvetli i’tiyatlar halinde birbirine raptedilmesidir. (Fikir ve hareket arasında öyle bir rabıta te’min etmelidir ki; zihinde teşekkül eden bir fikri, aynı vuzuh ve şiddetle ‘hareket’ takip edebilmelidir.)
• Üstadımıza sadık olan, nza-i İlahîyi bulandır.
• Yüksek bir gaye, ebedi, canlı ve cazip bir maksad; işte bütün sıcak heyecan ve fikirlerimizi hakaik-i imaniye üzerine çevirebilmeliyiz. Böylece hedefe varabiliriz.
• Gayr-ı meşru veya lüzumsuz arzularıma mukavemet ve muhalefet etmeliyim.
• Maksat ve gayelerimize muvafık hislerimizden, hemen istifade etmeliyiz.
Yükleniyor...