• Risale-i Nur sönmez; O, söndürülmek için üflendikçe parlayan, ilâhî bir nurdur. Kur’an ve iman hakikatlerini ders veren Risale-i Nur, bu vatan ve milletin sinesinde yerleşmiş ve kökleşmiştir. Onu söküp atmak hiçbir komitenin haddi değildir.
• Risale-i Nur talebeleri ise, mağlub olmazlar. Onlar başkalarına benzemezler. Farz-ı muhal olarak, onlar zulmen bir mahkumiyete düçar edilseler derler ki: “Biz mahkum olmuyoruz, Hâk indinde beraat kazanıyoruz.”
• Nur Talebesi; müsbet gayeli şeyler düşünür, mağlubiyete mağlup olmak istemez.
• Kuvve-i maneviyenin ve müsbet düşüncenin sihirli kudretine malik olan insanlar, dünya ve uhra işlerinde harika muvaffakiyetlere erişmişler ve erişmektedirler. Şu hakikat gayet kat’i ve çoklukla vakidir ki; İnsanlar iman ve itikad ilmiyle münevver olmakla ve düşüncelerini düzeltmekle ye’s, üzüntü ve ümitsizliği, korku ve muhtelif hastalıkları def edebilir, hayatlarını değiştirebilirler.
• Ruhumuzun selâmeti; bizim nerede olduğumuza, neye malik olduğumuza bağlı değil, ancak ruh haletimize bağlıdır. Harici hallerin bununla münasebeti pek azdır.
• Ruh haletinizi değiştirmekle, müptelâ olduğunuz dertten kurtulabilirsiniz.
• Siz derde uğramışken, sinirleriniz birbirine geçerken, bu şartlar altında Rabbinizin size ihda (hediye) ettiği irade kuvveti ile, ruh haletinizi değiştirebileceğinizi kat’i olarak beyan ediyorum. Bunun sırrı basittir, fakat biraz gayret lazım.
• Bir ameli ruhiyat âlimi der ki: “Fiil, hissi takib eder gibi görünmekte ise de, hakikatte fiil ile his beraber giderler. İradenin tasarrufu altında bulunan fiili tanzim edersek, dolayısıyla öyle olmayan hissi de tanzim edebiliriz.”
• Zihnen karar vermekle heyecanlarımızı hemen değiştiremesek de, fiillerimizi değiştirebiliriz. Fiillerimizi değiştirince, hislerimizi otomatik surette değiştirmiş oluruz...
• Şayet neş’eniz kaybolmuşsa, ihtiyari neş’eye girme yolu: Şakrak ve neşeli davranmak.
Güya neş’e gelmiş gibi hareket edip konuşmak.
“Ben neş’eliyim, ben neş’eliyim, ben müferrahım, ben mesrurum” kelimelerini yüksek sesle 15 defa tekrarlayarak, kendi kendinize bu telkini yapmak ve yapmaya devam etmekten ibarettir.
• Pek mes’ud ve neş’eli olma belirtilerini hareketlerinizle gösterirken, bitkin ve bezgin bir halde kalmak maddeten imkansızdır. (Bu, Allah’ın bize ihsanı olarak, hepimizin hayatımızda kolayca ve mucizeler misillü muvaffakiyetler kazanabileceğimizi gösteren esaslı, küçük hakikatlerden birisidir.)
• Sıkıntı ve ızdıraptan kurtulmak için insanın kendinde değişiklik yapması lazımdır. Bu değişiklik için yegane çare şudur: Neş’eli hareket etmeye başlamak. Bu metodu tatbik ederek vehim ve sıkıntılardan kurtulan birisi der ki:
“Şöyle bir hareket ederek yerimden fırladım, gülümsedim, güya herşey güzel ve yolunda imiş gibi hareket etmeye uğraştım...
“Önceleri güç olduğunu itiraf ederim, fakat kendimi zorladım. Bu hareketleri yapmaya devam etmekte sebat ettim. Hareketlerimde güler yüzlü, neş’eli ve ferahlı göründüm. Böylece sıkıntılarımdan kurtulmaya muvaffak oldum.
“İlk farkına vardığım şey, kendimi iyi hissetmem oldu. Hemen hemen kendimi göründüğüm kadar iyi hissettim, bu iyileşme devam etti.
“Bugün aylardan beri mezarda olmam icap ettiği halde hem mes’ut, hem neş’eli, hem mesrur, hem sıhhatli, hem de hayattayım. Şu muhakkak ki: eğer mağlubiyet düşüncelerine ve ümitsizliklere devam etseydim, şimdi ölmüş bulunacaktım.
“Fakat ruh haletimin değişmesiyle, vücudumun iyileşmesine sıhhat ve afiyet kazanmasına
• Risale-i Nur talebeleri ise, mağlub olmazlar. Onlar başkalarına benzemezler. Farz-ı muhal olarak, onlar zulmen bir mahkumiyete düçar edilseler derler ki: “Biz mahkum olmuyoruz, Hâk indinde beraat kazanıyoruz.”
• Nur Talebesi; müsbet gayeli şeyler düşünür, mağlubiyete mağlup olmak istemez.
• Kuvve-i maneviyenin ve müsbet düşüncenin sihirli kudretine malik olan insanlar, dünya ve uhra işlerinde harika muvaffakiyetlere erişmişler ve erişmektedirler. Şu hakikat gayet kat’i ve çoklukla vakidir ki; İnsanlar iman ve itikad ilmiyle münevver olmakla ve düşüncelerini düzeltmekle ye’s, üzüntü ve ümitsizliği, korku ve muhtelif hastalıkları def edebilir, hayatlarını değiştirebilirler.
• Ruhumuzun selâmeti; bizim nerede olduğumuza, neye malik olduğumuza bağlı değil, ancak ruh haletimize bağlıdır. Harici hallerin bununla münasebeti pek azdır.
• Ruh haletinizi değiştirmekle, müptelâ olduğunuz dertten kurtulabilirsiniz.
• Siz derde uğramışken, sinirleriniz birbirine geçerken, bu şartlar altında Rabbinizin size ihda (hediye) ettiği irade kuvveti ile, ruh haletinizi değiştirebileceğinizi kat’i olarak beyan ediyorum. Bunun sırrı basittir, fakat biraz gayret lazım.
• Bir ameli ruhiyat âlimi der ki: “Fiil, hissi takib eder gibi görünmekte ise de, hakikatte fiil ile his beraber giderler. İradenin tasarrufu altında bulunan fiili tanzim edersek, dolayısıyla öyle olmayan hissi de tanzim edebiliriz.”
• Zihnen karar vermekle heyecanlarımızı hemen değiştiremesek de, fiillerimizi değiştirebiliriz. Fiillerimizi değiştirince, hislerimizi otomatik surette değiştirmiş oluruz...
• Şayet neş’eniz kaybolmuşsa, ihtiyari neş’eye girme yolu: Şakrak ve neşeli davranmak.
Güya neş’e gelmiş gibi hareket edip konuşmak.
“Ben neş’eliyim, ben neş’eliyim, ben müferrahım, ben mesrurum” kelimelerini yüksek sesle 15 defa tekrarlayarak, kendi kendinize bu telkini yapmak ve yapmaya devam etmekten ibarettir.
• Pek mes’ud ve neş’eli olma belirtilerini hareketlerinizle gösterirken, bitkin ve bezgin bir halde kalmak maddeten imkansızdır. (Bu, Allah’ın bize ihsanı olarak, hepimizin hayatımızda kolayca ve mucizeler misillü muvaffakiyetler kazanabileceğimizi gösteren esaslı, küçük hakikatlerden birisidir.)
• Sıkıntı ve ızdıraptan kurtulmak için insanın kendinde değişiklik yapması lazımdır. Bu değişiklik için yegane çare şudur: Neş’eli hareket etmeye başlamak. Bu metodu tatbik ederek vehim ve sıkıntılardan kurtulan birisi der ki:
“Şöyle bir hareket ederek yerimden fırladım, gülümsedim, güya herşey güzel ve yolunda imiş gibi hareket etmeye uğraştım...
“Önceleri güç olduğunu itiraf ederim, fakat kendimi zorladım. Bu hareketleri yapmaya devam etmekte sebat ettim. Hareketlerimde güler yüzlü, neş’eli ve ferahlı göründüm. Böylece sıkıntılarımdan kurtulmaya muvaffak oldum.
“İlk farkına vardığım şey, kendimi iyi hissetmem oldu. Hemen hemen kendimi göründüğüm kadar iyi hissettim, bu iyileşme devam etti.
“Bugün aylardan beri mezarda olmam icap ettiği halde hem mes’ut, hem neş’eli, hem mesrur, hem sıhhatli, hem de hayattayım. Şu muhakkak ki: eğer mağlubiyet düşüncelerine ve ümitsizliklere devam etseydim, şimdi ölmüş bulunacaktım.
“Fakat ruh haletimin değişmesiyle, vücudumun iyileşmesine sıhhat ve afiyet kazanmasına
Yükleniyor...