Ey benimle beraber Hazret-i Şeyh'in teveccüh ve duasına mazhar kardeşlerim! Şu üstadımız, bizi istikbalde adem zulümatı içinde düşünüp bizimle meşgul olurken, biz o mazide mevcud ve nur perdeleri içinde üstadımızı ve üstadımızın üstadı ve ceddi olan Fahr-ül Âlemîn Aleyhissalâtü Vesselâm Efendimizin teveccühlerinden gaflet etmek, onlara istinad etmemek lâyık mıdır? Madem onlar bizi düşünüyorlar; biz de bütün kuvvet ve ruhumuzla onlara itimad edip ve emirlerine bilâ kayd u şart itaat etmeliyiz.
Ehl-i dünyanın telsiz telgraf ve telefonları şarktan garba gittiği gibi, işte ehl-i hakikatın da maziden, dokuzyüz sene mesafe-i azîmeden müstakbele böyle manevî telefonları işleyebilir ve manevî teleskopları görebilir. Malûmdur ki zaîf emareler içtima' ettikçe kuvvet bulur, delil hükmüne geçer. İncecik ipler, içtima' ettikçe kopmaz halat olur. Küllî umumî kayıdlar, içtima' ettikçe hususiyet peyda edip taayyün eder. Bu sırra binaen, Hazret-i Şeyh'in bu beş satırında sekiz-dokuz kuvvetli işaretin içtimaında hiç şekk ve şübhe bırakmadı ki; Hazret-i Şeyh, şimdiki Kur'an-ı Hakîm'in şakirdlerine biiznillah üstadlık ediyor, bihavlillah şefkati altında himaye ediyor.
Yükleniyor...