Tahlil:
تَرْم۪يهِمْ بِحِجَارَةٍ
: İki
ت
sekizyüz. İki
ر
dörtyüz. İki
م
, bir
ب
, bir
ح
, bir
ى
yüz. Tenvin vakf olmadığından
ن
dur, elli. Bir
ه۫
, bir
ج
, bir (Elif) dokuz. Mecmuu, bin üçyüz ellidokuz (1359).
ف۪ى تَضْل۪يلٍ : ض
sekizyüz.
ت
dörtyüz.
ف
seksen. İki
ى
yirmi. İki
ل
altmış. Tenvin vakfa rast gelmiş, sayılmaz. Yekûnü, bin üçyüz altmış (1360).
اَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِاَصْحَابِ الْف۪يلِ
: İki
ر
, bir
ت
sekizyüz. İki
ف
, iki
ك
ikiyüz. İki
ل
, bir
م
yüz. Bir
ع
, bir
ص
yüzaltmış. Dört
ب
üç elif, bir
ى
, bir
ح
yirmidokuz.
الْف۪يلِ
yerine gelen
الدُّنْيَا
daki iki
د
, bir elif dokuz. Bir
ن
elli. Bir
ى
, Bir elif. Bu yekûn, bin üçyüz ellidokuz (1359), okunmayan elif sayılmazsa bin üçyüz ellisekiz (1358) eder. Hem arabî, hem rumi tarihiyle bu semavî tokatların ayrı ayrı çeşitlerinin zamanlarına tevafukla parmak basıyor.
{(Haşiye): Evet bu tokattan, pür-şer beşer şirkten şükre girmezse ve Kur'an'a tarziye vermezse, melaike elleriyle de ahcar-ı semaviye başlarına yağacağını bu sure bir mana-yı işariyle tehdid ediyor. Kardeşiniz Said Nursî}
* * *
Küçük Hüsrev Feyzi'nin bir istihracıdır
(Otuzüçüncü Âyet'ten Hâfız Ali'nin istihracının bir zeyli ve lâhikasıdır.)
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
Sure-i Zümer'de
اَفَمَنْ شَرَحَ اللّٰهُ صَدْرَهُ لِْ۫لاِسْلَامِ فَهُوَعَلٰى نُورٍ مِنْ رَبِّه۪
âyet-i azîmenin mana-yı sarihinden başka bir mana-yı işarî tabakasının külliyetinde dâhil bir ferdi Risale-i Nur ve tercümanı olduğuna kuvvetli bir delil buldum.
اَفَمَنْ شَرَحَ اللّٰهُ صَدْرَهُ لِْ۫لاِسْلَامِ فَهُوَ
cümlesi,
تَرْم۪يهِمْ بِحِجَارَةٍ
: İki
ت
sekizyüz. İki
ر
dörtyüz. İki
م
, bir
ب
, bir
ح
, bir
ى
yüz. Tenvin vakf olmadığından
ن
dur, elli. Bir
ه۫
, bir
ج
, bir (Elif) dokuz. Mecmuu, bin üçyüz ellidokuz (1359).
ف۪ى تَضْل۪يلٍ : ض
sekizyüz.
ت
dörtyüz.
ف
seksen. İki
ى
yirmi. İki
ل
altmış. Tenvin vakfa rast gelmiş, sayılmaz. Yekûnü, bin üçyüz altmış (1360).
اَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِاَصْحَابِ الْف۪يلِ
: İki
ر
, bir
ت
sekizyüz. İki
ف
, iki
ك
ikiyüz. İki
ل
, bir
م
yüz. Bir
ع
, bir
ص
yüzaltmış. Dört
ب
üç elif, bir
ى
, bir
ح
yirmidokuz.
الْف۪يلِ
yerine gelen
الدُّنْيَا
daki iki
د
, bir elif dokuz. Bir
ن
elli. Bir
ى
, Bir elif. Bu yekûn, bin üçyüz ellidokuz (1359), okunmayan elif sayılmazsa bin üçyüz ellisekiz (1358) eder. Hem arabî, hem rumi tarihiyle bu semavî tokatların ayrı ayrı çeşitlerinin zamanlarına tevafukla parmak basıyor.
{(Haşiye): Evet bu tokattan, pür-şer beşer şirkten şükre girmezse ve Kur'an'a tarziye vermezse, melaike elleriyle de ahcar-ı semaviye başlarına yağacağını bu sure bir mana-yı işariyle tehdid ediyor. Kardeşiniz Said Nursî}
Küçük Hüsrev Feyzi'nin bir istihracıdır
(Otuzüçüncü Âyet'ten Hâfız Ali'nin istihracının bir zeyli ve lâhikasıdır.)
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
Sure-i Zümer'de
اَفَمَنْ شَرَحَ اللّٰهُ صَدْرَهُ لِْ۫لاِسْلَامِ فَهُوَعَلٰى نُورٍ مِنْ رَبِّه۪
âyet-i azîmenin mana-yı sarihinden başka bir mana-yı işarî tabakasının külliyetinde dâhil bir ferdi Risale-i Nur ve tercümanı olduğuna kuvvetli bir delil buldum.
اَفَمَنْ شَرَحَ اللّٰهُ صَدْرَهُ لِْ۫لاِسْلَامِ فَهُوَ
cümlesi,
Yükleniyor...