İkinci olan tılsım-ı imanî ile o darağacını, yani zeval ve firakın ellerini tutup, tazelenen güzel manzaralar üstünde yapılmış bir salıncak hükmüne getirir. Yani, nehr-i zaman ve bahr-i dünyada tazelenen elvah-ı san'at-ı Rabbaniyeyi seyretmek için bir merkeb-i seyr ü tenezzüh olur.

Kur'an-ı Hakîm'in bir ilâcıyla o acz yarası, tevekkül gülüne ve teslim çiçeğine döner. Bütün ağırlıklarımı beni kaldıran tevekkül sefinesine koyup, aczin iz'acatından beni kurtarıyor. Emr-i kün feyekûn'e mâlik olan bir sultan-ı cihana, acz tezkeresiyle istinad eden bir insana, ne gibi birşey ağır olabilir?

Kur'an-ı Kerim'in ikinci ilâcı, fakr yarasını, vesile-i rızk ve rahmet-i bînihayeye ve iştiha-i lezzet-i nimet-i bîgayeye tebdil ve tashih eder.

Evet nihayetsiz semerat-ı rahmete aç olan ruh ve letaif-i beşer, o nihayetsiz semerat-ı rahmete fakr ve ihtiyacını hissettikçe, lezzet-i saadeti tezayüd eder. Böyle fakire fakir namı ağır gelebilir, fakat

اَلْفَقْرُ فَخْر۪ى

bu sırra işaret eder.

Yükleniyor...